Abileri de çaresiz!..

Parlamenter monarşi ile yönetilen 10.5 milyonluk İsveç ve yarı başkanlık sistemine sahip 5.5 milyonluk Finlandiya'nın yöneticileri, daha önce pek akıllarına gelmeyen bir ihtimal sebebiyle kötü rüyalar görmeye başladılar... 1995'ten beri Avrupa Birliği üyesi olan bu iki ülke, şimdi bir an evvel NATO'ya kapağı atma telaşında. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşla dengeleri bozulan İsveç ve Finlandiya'nın varlık kaygıları, dünya üzerindeki sistemin kırılganlığının göstergesi. Evrensel değerler konusunda parmakla gösteriliyor olsanız bile varlığınızın garantisi yok!.. Eğitim, ekonomik rekabet, sivil özgürlükler, yaşam kalitesi ve insani gelişme gibi birçok uluslararası değerlendirmede lider konumunda olan Finlandiya 2018,2019 ve 2020'de Dünya Mutluluk Raporu'nun zirvesinde yer alan bir ülke. Fazla yetkileri olmayan Kral XVI. Karl Gustaf tarafından yönetilen İsveç'in, the Economist Intelligence Unit isimli araştırma kuruluşu tarafından,167 ülke arasında en demokratik ülke olarak gösterildiğini bilmek, evrensel değerlere uygunluğunu anlamak açısından yeterli. Birçok konuda diğer ülkelere örnek olarak gösterilen bu iki ülkenin defoları da var tabii. Terör sevicilikleri, bunlardan birisi... Çeşitli kaynakların övmek için kelime bulmakta zorlandıkları İsveç ve Finlandiya, Türkiye söz konusu olduğunda teröre destekte sınır tanımıyorlar. PKK'ya destekleri bilinen iki ülke, FETÖ konusunda da aynı. Birçok AB ülkesi gibi PKK'yı terör örgütü olarak tanımlıyor ama mensuplarına yönelik korumacı tavırları ile dikkat çekiyorlar. Terör örgütünün Suriye uzantısını da terör örgütü olarak kabul etmiyorlar zaten. Tabii her iki ülkenin, özellikle Türkiye savunma sanayiinin ihtiyaçlarına kısıtlamalar getirmekten hoşlandıklarını da eklemek gerek. NATO'ya girmeye oldukça istekli olan bu ülkeler ve onları NATO'da görmek isteyenlerin, ciddi bir problemleri