Değişiyorum

Tıpkı ilerleyişin doğamızda olması gibi değişim de doğamızda var. Dünya değişiyor, sistemler değişiyor, toprak değişiyor, ürünler değişiyor, bilgiler değişiyor, doğrular ve yanlışlar değişiyor. Yumurta ve sperm değişiyor zigot oluyor. Fetüs değişiyor, doğuyor, büyüyor, yetişkin oluyor. İnsan var olduğu her an fark etmese de değişiyor. Hiçbirimiz bir an önceki kendimiz değiliz. Duygular, düşünceler, inandıklarımız, hayallerimiz ve hedeflerimiz sürekli değişirken kim hiç değişmediğini iddia edebilir Madem değişmek üzere tasarlanmış varlıklarız o halde değişim becerimizi istediğimiz yönde değişebilmek için de kullanabiliriz. Buradaki en önemli konu kabul. Olduğu haliyle kendini tanıyan, anlayan ve kabul eden her insan ürettiği deneyimlerini değiştirebilir. Elbette ki kronik bir hastalığı ya da bedensel bir farklılığı değiştirmek her zaman mümkün olmayabilir. Fakat bunu deneyimlerken ki duygularınızı, düşüncelerinizi, bakış açınızı her zaman değiştirebilirsiniz. Dikkatimiz ve odağımız neredeyse tüm enerjimiz orada aktiftir ve orayı besler büyütür. Haydi odağınızı değiştirin ve dünyanız değişsin. Dikkatinizi hastalıktan, eksikliklerden, haksızlıklardan, değersizlik, yetersizlik ve başarısızlıktan çekin. Her birimizin en az bir tane bizi diğerlerinden ayıran ve çok özel kılan özelliği vardır. Herkesin en az bir yeteneği, bir zenginliği ve bir güzelliği vardır. Hayata doğabildiğimize göre hepimizin en az bir başarısı var. Evet, dünya, hayat, bedenlerimiz ve koşullarımız dört dörtlük değil. Hiçbir zaman da olmayacak. Yapılacak en güzel şey durduğunuz yeri değiştirmek. Yetersiz diye tanımladığınız kimliğinizin içinde durmaktansa onu değerli olarak tanımlayın. Artık yetersizliğin değil değerin içindesiniz. Şunu da unutmamak gerekir ki başkaları istediği için değişmek zorunda değilsiniz ve başkalarını değiştiremezsiniz. Değişimin kaynağı da motivasyonu da sadece içseldir. Bugün insanlar, spiritüel bilgi ve kişisel gelişim üzerinden birbirlerine değişimi dayatıyor ya da vadediyorlar.