Süleymaniye Kütüphanesi'ne bağışlanan hazine

Hakiki mânâda sahaf kimdir sorusuna tek bir cümleyle cevap vermek gerekirse, kitabı ehline ve erbabına satmaktan hoşlanan kimse diyebiliriz. Eskiden böyle sahaflara rastlamak mümkündü ve bunların en başta gelenlerinden biri de merhum Raif Yelkenci idi. Arkadaşımız Prof. Dr. Ahmed Güner Sayar'ın "Sahhaf Raif Yelkenci" isimli kitabı okunursa, merhumun böyle özelliklerini dile getiren örneklere rastlamak mümkün olur.Bu girizgâhtan sonra adı geçen biyografide yer alan çarpıcı bir anekdotu gerçek sahafı tarif sadedinde ben de siz değerli okuyucularıma nakledeyim:Son devrin ünlü koleksiyonerlerinden ve kitap âşıklarından merhum Nuri Arlasez, bir gün aynı zamanda âlimler meclisi diyebileceğimiz kitapçı dükkânına gidiyor. Raif Yelkenci, Besmele'yle eline aldığı son derece nadir bulunan bir yazma Kur'an-ı Kerim'i uzatarak, "Buyurun, ziyaret edin" diyor. Bu, on altıncı yüzyılda İran'da yazıldığı tahmin edilen küçük ebatta bir Kelam-ı Kadim'dir. Nuri Arlasez, eline aldığı bu nadide Kelamullah'a bir süre büyük bir hayranlıkla baktıktan sonra masanın üstüne bırakıyor. Yılların tecrübeli sahafı ve yazma eserler uzmanı Raif Efendi, Nuri Arlasez'i yakından tanıdığı ve o anda kalbinden geçenleri tahmin ettiği için, "Bu Kelam-ı Kadimi muhakkak almalısınız!" diyor.Gerisini Arlasez'den bizzat dinleyelim."Meğerse bu nefis yazma Kur'an-ı Kerim'i edinmek isteyen bir Arap emiri varmış. Ne istenirse ödemeye hazırmış. Fakat, Raif Bey merhum, 'Müşarünileyhin parası bol, evet lakin bizim anladığımız mânâda aşkı yok. Sizin de paranız yok, ama aşkınız var. Dolayısıyla bu Kelam-ı Kadim size teveccüh ediyor' dedi. Peki, nasıl ödeyecektim 'Bu meseleyi lütfen i'zam etmeyin. (kafanıza takmayın) Siz bu mübarek kitabı alıp bir an önce ortadan kaybolun. Bilahare bu meseleyi aramızda hallederiz' dedi. Takriben bir ay kadar sonra tekrar arayıp meseleyi açtığımda 'elinize fazla para geçtikçe, zaman zaman verebileceğiniz miktarı verirsiniz. Ne vereceğinizi bilmenize de hacet yok' dediydi." (B. Ayvazoğlu 'Bir insan, Bir İrfan, Bir Özge Temaşa, Dergah)Yine Ahmed Güner Bey'in kitabından öğrendiğimize göre, Raif Yelkenci, bu ender Kur'an-ı Kerim hakkında şu kısa bilgiyi veriyor:"Bu, Hattat Hasan Rıza Efendi'nin yüz binlerce kopyası olan Kelam-ı Kadim'in orijinalidir. Eseri 1316 (1900)'da bir rivayete göre, 500 altın karşılığında Başmabeyinci Osman Bey yazdırmış. Ne zamandır peşindeydim. Geçenlerde nihayet ele geçirdim. Bu işte en büyük zevk nedir, bilir misiniz Binbir zorlukla ele geçirilen bu kitapları, meraklısına, erbabına verebilmek."Asıl konumuz Nuri Arlasez olduğu için Raif Yelkenci merhumun böyle daha nice takdire şâyân hizmetlerini anlatacak değilim. Merak edenler. Ahmed Güner Bey'in eserini okuyabilirler.İşte bu ünlü koleksiyonerimiz Nuri Arlasez'le arkadaşımız Beşir Ayvazoğlu'nun yaptığı ilgi çekici röportaj bir dostumuz tarafından paylaşılmış olmalı ki, benim telefonuma da geldi. Tabii ki, ben de okumuş oldum. Gördüm ki, yorum yapan arkadaşlar hem hayranlıklarını dile getiriyorlardı, hem de merhumun ismini ilk defa duyduklarını itiraf ediyorlardı. Öyleyse kültür tarihçiliğinden dem vurmak için, yüzeysel kalmamak gerektiğini bu vesileyle dile getirmiş olayım. Beşir Ayvazoğlu'nun bu zât-ı muhterem hakkında bir kitap yayımladığını da meraklı dostlarımıza duyurayım.Nuri Arlasez merhum, bu kıymetli koleksiyonunu Süleymaniye Kütüphanesi'ne bağışlamak suretiyle, "Kimin himmeti milleti ise, o tek başına bir millettir" sözüyle dile getirilen "güzel insanlar" listesine girmiş oldu. Onu yakından tanıyanlardan biri de, Millet Kütüphanesi'nin eski müdürlerinden merhum Mehmed Serhan Tayşi ağabeyimiz idi. Kütüphane sohbetleri esnasında kendisinden Arlasez'le ilgili epeyce bilgi edinmiştim. Serhan Tayşi Bey, bunlardan bazılarına "Ali Emiri'nin İzinde" isimli hatıratında da yer verdi. Sırası gelmişken oradan da birkaç cümle nakledelim.İyi bir kütüphaneci olduğu kadar tatlı tatlı yaptığı sohbetlerle