Edebiyat dünyamızın seçkin isimleri

Yeni Şafak Dursun Gürlek - Edebiyat dünyamızın seçkin isimleriBana tarihi sevdiren üç önemli şahsiyet kimdir diye bir soru yöneltirseniz, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Refik Altınay ve talebesi Reşat Ekrem Koçu isimlerini sıralayabilirim. Tabii ki, bunların dışında da, aynı özelliğe sahip kalem erbabının olduğunu biliyoruz. Ben, ilk etapta bunlar aklıma geldiği için onlarla başladım.Peki, edebiyat tarihi konusunda üç otorite kimdir sorusuyla karşıma çıkarsanız hiç düşünmeden Fuad Köprülü, Nihat Sami Banarlı ve Agâh Sırrı Levent diye cevap verebilirim. Elbette bu sahanın başka uzmanları da var. Mesela Sadeddin Nüzhet Ergun da aynı çeşmeden su içen son derece önemli bir isimdir. Mesela merhumun "Türk Şairleri" isimli nâtamam ansiklopedisini bir şaheser kabul edebiliriz.Mademki soru cevap faslıyla başladık, öyleyse devam edelim. Edebiyatımızın kadim ve önemli bir kolu olan divan edebiyatının deli divanesi üç abide ismi de merak ediyorum derseniz, Ali Ekrem Bolayır, Ömer Ferit Kam, Ali Nihat Tarlan gibi müstesna isimlerle merakınızı giderebilirim. Hiç şüphe yok ki, divan edebiyatını sevdiren başka edebiyatçılarımız da var. Lakin 3 rakamını sabit tutmak için ilavede bulunmadım.İsterseniz bu son ismin Ali Nihat Tarlan merhumun üzerinde biraz duralım ve onun bu vadide ne büyük bir şöhret sahibi olduğunu -hem de bir muhalifin- kaleminden naklen anlatmaya çalışalım. Bu muhalifin dini ve milli değerlerimize savaş açan Nurullah Ataç olduğunu söylersem hiç şaşırmayınız. Nurullah Ataç, "Okuruma Mektuplar" isimli kitabında "İki Kitap" başlığıyla yer alan yazısında, Ali Nihat Tarlan'ı, Fuzuli Divanı'nı yayımladığı için öve öve bitiremiyor.Ataç yazısına şu cümlelerle başlıyor:"Sayın okurum, geçen mektubumun sonunda size, bu sefer Tevfik Fikret'ten, dil işinden açacağımı bildirmiştim ama değiştirdim fikrimi. Tevfik Fikret de, dil işi de beklesinler biraz; bugün için başka bir konu seçtim. İki yeni kitap çıktı, onlar üzerine düşündüklerimi söyleyeceğim. O iki kitabın biri, Fuzuli Divanı'nın birinci cildi, Ali Nihat Tarlan hazırlayıp bastırmış; öteki Fuzuli'nin Farsça divanı. Onu da yine Ali Nihat Tarlan dilimize çevirmiş. Edebiyata az da olsa merakınız varsa ikisini de almalısınız, eliniz altında bulunmalı, yıllar boyunca, ömrünüz boyunca açar açar okursunuz."Nurullah Ataç böyle isabetli bir tavsiyede bulunduktan sonra yine huyundan vazgeçmiyor, divan edebiyatının öldüğüne hayıflanmadığını, yeni hayata, yeni medeniyete girmek için ondan uzaklaşmak gerektiğini dile getiriyor. Ama yine de yaşlı-genç ondan henüz kopamadığımızı, o sesi duyunca gönüllerin titrediğini itiraf etmekten kendini alamıyor. Hatta daha da ileri giderek, Fuzuli'nin bu edebi şaheserlerinin daha kolay anlaşılabilmesi için sözlük kullanılmasını tavsiye ediyor. Böylece mânâsını anlarsınız ve seversiniz diyor. Daha bitmedi. Ataç, Ali Nihat Tarlan'ın bu divanı yıllarca göz nuru dökerek hazırladığını, bugün ülkemizde bu işi ondan daha mükemmel yapacak başka bir kimsenin bulunmadığını belirtme ihtiyacı duyuyor ve "Hepimizin büyük üstadı İbnülemin Mahmud Kemal'in başkanlığı altında bir heyet toplansaydı, basılacak divan belki bundan da üstün olurdu" diye ilgi çekici bir cümle sarf ediyor.Buradan yola çıkarak söylemek gerekirse, Nurullah Ataç'ın -aleyhinde bulunsa bile- divan edebiyatını en iyi bilenlerden biri olduğu anlaşılıyor. Nitekim rahmetli Abdülbaki Gölpınarlı'nın "Divan Edebiyatı Beyanındadır" adıyla kaleme aldığı aleyhte bir eser dolayısıyla kendisine cevap vermek üzere yayımladığı makale de dikkatli okununca bu dediğimizin doğru olduğu, Ataç'ın da bu sahanın uzmanı olduğu derhal anlaşılır.Bu arada, diğer bir edebiyat profesörümüz ve merhum hocamız Faruk Kadri Timurtaş'ın "Fuzuli Divanı Şerhi" için bir takdim yazısı kaleme aldığını da belirtmiş olalım. Evet efendim, merhum Prof. Dr. Ali Nihat Tarlan da, "Şerh-i Mütun Müderrisi" Prof. Dr. Ömer Ferit Kam gibi "hallâl-i müşkilat" idi, dolayısıyla halledemeyeceği konu yoktu. Nitekim Prof. Dr. Abdülkadir Karahan da, "İslam-Türk