Tarımda umut yolculuğu

Tarımda 2030 hedefleri umut veriyor: Bitkisel üretim 120 milyon tonlardan 150 milyon tona, sertifikalı tohum üretimi 1 milyon 200 bin tondan 2 milyon tona, tarıma dayalı OSB sayısı 47'den 120'yeçıkacak. Çok çalışırsak...Tarım sektöründe yaşanan sorunlar ve tarımsal üretimdeki kriz senaryoları dünyada olduğu gibi Türkiye'de de gündemin en önemli maddeleri. Özellikle tarım ve orman sektörlerinde 2030 yılına yönelik raporlar ve değerlendirmeler Türkiye adına hem umudu, hem de bazı belirsizlikleri ortaya koyuyor. Pandemi ve uluslararası krizlerin de etkisi ile Cumhuriyet'in 100. yıl kutlamaları çerçevesinde belirlenen hedeflerde çeşitli sapmalar dikkat çekerken, 2030 yılı rakamları da hem umut, hem soru işaretleri taşıyor.Bitkisel üretimin 2030 yılında 120 milyon tonlardan 150 milyon tona, sertifikalı tohum üretiminin 1 milyon 200 bin tondan 2 milyon tona, tarıma dayalı organize sanayi bölgesi sayısının 47'den 120'ye, tarımsal üretimde değerlendirilmek üzere sulamaya açılan arazinin 67 milyon dekardan 85 milyon dekara, su ürünleri ihracatının 1 milyar dolardan 3 milyar dolara, tohumluk ihracatının 160 milyon dolarlardan 500 milyon dolara çıkması hedefleniyor.Uluslararası gelişmeler özellikle hayvancılık sektöründe dünya çapında gerileme, eksilme ve planlama ile düşük üretimi gözler önüne sererken, Tarım Bakanlığı'nın gelecekte revize edilmesi beklenen rakamları ise artışları sergiliyor. Örneğin, süt üretiminde önümüzdeki 7.5 yıl içinde yüzde 26, kırmızı et üretiminde yüzde 67, kanatlı et üretiminde de yüzde 40 dolayında artış öngörülüyor. Üstelik büyükbaş hayvan varlığımız 18 milyondan 21 milyon başa, küçükbaş hayvan sayısı da 54 milyondan 90 milyona çıkacak.Sektörün ağır toplarıyla, uzmanlarla konuştum. Hedefler ve beklentiler yüksek ve elbette güzel. Ama zor. Biraz abartılı bulanlar da var. Gerçekleşirse elbette 'muhteşem'. Ancak gerçekleşme olasılığı pek de kolay görünmüyor. Bir anlamda uluslararası ekonomik, coğrafik ve stratejik gelişmeler bu konuda ciddi bir sancı. Papatya falı da açacak değiliz, olacak, olmayacak...var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6749297;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6749297;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlardr-hakan-tartantarimda-umut-yolculugu-6749297' });Ancak elimizde bir şans var, üstelik dolu dolu ve verimli kullanılabilecek neredeyse 3 bine yakın gün. Bu tür planlamaların ortak akıl ve bilimle yeniden ve katılımcı bir anlayışla irdelenmesi gerek.Bu süreçte yapay zeka katkısı, bilimsel araştırmaların doğru ve yerinde kullanılması, üretici ve çiftçinin özellikle gübre, ilaç, enerji ve tohum sübvansiyonları ile desteklenmesi, atıl arazilerin üretim şartı ile köylüye tahsis edilmesi ya da kiralanması, ithalattan çok üretici desteği ile 2030 adına gerçekçi hedefler yaratılabilir, hatta gerçekleştirilebilir.Bu bir anlamda yeni dönemin doğru ve akılcı planlaması, bürokrasi ve devletin tarımsal anlamda hizmet veren deneyimli kadrolarının etkin kullanımı ile sağlanabilir. Mümkün mü neden olmasın!İlla ki su yönetimini öğreneceğizToplumsal baskı, bilinçlenme ve sivil toplum örgütlerinin çalışmaları o kadar önemli ki. Artık Türkiye'nin gündemine 'su yönetimi', 'akılcı su politikaları' konuları iyiden iyiye girdi. Sokaklarda, caddelerde gelişi güzel büyük su sarfiyatı ile araba yıkamalar, apartman, villa önlerini sınırsız suyla temizlemeler büyük ölçüde azaldı.Elimde bir istatistik var mı Yok! Ama konuşmalar, gözlemler, bilim insanlarının yorumları da bu yönde. İyi ki sivil topum var. İyi ki bilinçli yurttaşlar var. Bu yüzden de illa ki su yönetimini, suyu akılcı ve verimli kullanmayı öğreneceğiz.Türkiye yarı kurakYeryüzünün üçte ikisi sularla kaplı. Bunun da yüzde 2.5'i tatlı sular. Buzullar, buharlaşan deniz sularının yağmur, kar olarak bize dönmesi şansımız. Ama su krizi de bir gerçek. Bugün için su zengini olarak nitelenen ülkeler, kişi başı yıllık 10 bin metreküp su miktarına sahip. Türkiye de ise bu rakam 1350 metreküp.Aslında yarı kurak bir ülkeyiz.