Yunanistan'ın adalar provokasyonu ve terörde siyasi ahlak sorunu

Bu haftaki yazımda iki konuya değineceğim için başlığı da ona göre attım. Yunanistan'ın geçtiğimiz hafta İzmir'in hemen yakınındaki Midilli ve Sisam adalarına ABD'nin hibe ettiği 41 adet taktik tekerlekli zırhlı araçları göndermesi Ege'deki düşmanca hareketlerinin en son halkasını oluşturdu. Ege'de geçmiş tarihsel süreç içerisinde ülkemize karşı suni olarak oluşturulmuş sorunlar başta ABD olmak üzere küresel güçlerin GKRY ve Yunanistan'ı Türkiye'ye karşı kışkırtmak için zemin oluşturmaktadır. Artık terörle ülkemizi hizaya getiremeyenler Yunanistan, GKRY ve hatta Ermenistan'ı provokatif hareketlerle üzerimize salarak bizi zayıflatmaya ve ülkemizi küresel güçlerin emrine bağlayamaya hevesliler. ABD-YUNAN İKİLİSİNİN SİNSİ PLANLARI Yunanistan'ın iki adaya çıkardığı taktik tekerlekli zırhlı araçlar bize karşı doğrudan bir tehdit üretmez. Ancak kuzeyde Boğaz Önü ve Kuzey Ege Adalarından İzmir'in hemen karşısındaki Saruhan Adalar gurubundaki Midilli ve Sisam Adalarına oradan daha güneyde Muğla'nın karşısındaki On İki Ada olarak da bilinen Menteşe adalarına kadar doğu Ege adalarını silahlandırması ve buralarda askeri yığınaklanmalar yapması olayın şeklini değiştiriyor. Bütüncül taktik resim Yunanistan ve ABD ikilisinin Türkiye'ye karşı bir hazırlık içerisinde oldukları kanaatlerini güçlendiriyor. Bu kapsamda Ege'deki askeri konuşlanmalara baktığımızda Dedeağaç'tan Midilli'ye kadar olan çizgide ve ağırlıklı olarak Yunan ana karasında ABD askeri kuvvetlerinin ana muharebe güçlerinin konuşlandırılmış olduğu görülüyor. Yunan askeri birliklerinin ise ABD askerlerinin ileri karakolları şeklinde Doğu Ege adalarına yerleştirildikleri anlaşılıyor. Nispi güç mukayesesi de dikkate alındığında Yunan-ABD ikilisinin Ege'de Türkiye'ye karşı muhtemelen hava-deniz kombinasyonlu ve kısa süreli bir çatışma niyetinde oldukları düşünülebilir. Böyle provakatif bir çatışmada ABD'nin desteği ve çatışma sonrası araya girmesiyle Yunanistan "zafer kazanan ülke" durumuna erişerek iç kamuoyunda Mitçotakis oylarını artırıken kaybeden ülke konumunda olması arzu edilen Türkiye'de siyasal iktidar zayıflatılıp iç siyasal ve sosyal dengeler küresel güçlerin istediği şekilde yeniden oluşturulmak istenecektir. Böylece ABD'ye bağlı ve hatta bağımlı, adeta müstemleke bir Türkiye yaratılması mümkün olabilecektir. Provokasyonların arkasındaki sinsi niyet bu. Bu süreçte gayri askeri statüdeki adaların silahlandırılmasından başka Türkiye'yi çatışmaya zorlamak için kara sularını 6 milin üzerine çıkarma girişimleri de Yunanistan tarafından denenebilir. Çok yönlü olarak dikkatli olmamız lazım.ÇİN ŞİŞEDEN ÇIKABİLİR Yunanistan'ın provakatif hareketleri ne zamana kadar devam edecek diye sorulacak olursa "ÇİN ŞİŞEDEN ÇIKANA" kadar diyebilirim. Küresel sistemdeki süreç böyle devam ederse Çin 2030'dan itibaren şişeden çıkmaya başlayacaktır. Bu tarihten itibaren ABD gücünü Çin-Rusya-Kafkaslar hattına yönlendireceği için çevremizdeki proksileriyle daha az ilgilenmek zorunda kalabilir. Elbette o dönemin özelliğine göre daha farklı risk ve tehlikeler ortaya çıkabilir ancak tehdidin seviyesine bağlı olarak hazırlık seviyemizin her zaman yüksek olması, hak ve çıkarlarımızı korumdaki kararlılığımız Yunanistan ve arkasındaki küresel güçlerin caydırılmasında son derece etkili olmaktadır. Ayrıca savunma sanayindeki gelişmeler ve milli güç kapasitemizdeki artışlar da caydırıcılığımızı büyük ölçüde desteklemektedir.TERÖRİSTİ AKLAMAYA ÇALIŞMAK DA NE DEMEK Söylememe gerek yok Türkiye eski Türkiye değil ancak eski Türkiye'yi özleyen bir kısım artıkların hala içimizde bulunduklarını da unutmayalım. Özellikle teröristleri gazeteci veya demokrat maskesi altında aklamaya çalışanların, KHK'larla sistem dışına çıkarılmış ve yargılanmakta olan FETÖ'cülere gelecek vaat edenlerin siyasi söylemleri ülkemiz için bir güvenlik sorununa dönüşmektedir. İnsanlarımızın sinir uçlarıyla oynamaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Ayrıca siyasetçiler zaten tarih ve toplu önünde sorumlulukları olan kirşlerdir. Cezaevindeki teröristlere şeref madalyası takmak yerine bu ülke için şehit olanlara minnettarlığı göstermek daha erdemli bir davranış olurdu. Eski günlerdeki gibi demokrasi, insan hakları, evrensel değerler gibi