Ukrayna krizinin Türkiye'ye yansımaları

Rusya ile ABD-Batı arasında Ukrayna krizi her geçen gün yeni bir boyut kazanırken, bölgedeki tansiyon hala çok yüksek. Ancak kafa karışıklığını gidermek için iki hususu birbirinden ayırmak gerekir. Birincisi Rusya'nın Dombass alanında hakimiyet sağlama mücadelesi ile daha geniş bağlamda NATO'ya karşı denge sağlama çabası arasında fark var. Dombass bölgesinde yaşananlar sınırlı ve mahdut hedefli, nispeten taktik seviyeli sayılabilecek askeri operasyonları kapsamaktadır. Bu ileride daha geniş kapsamlı bir işgal için zemin de oluşturabilir ancak şuan için Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi çok olası değil. Yaşanan gelişmeleri takip ediyoruz. Burada bizim için önemli olan bu krizin Türkiye'ye etkileri neler olabilir.Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Ukrayna'daki güvenlik problemleri artarsa olası göçün öncelikli yönü Türkiye olmayacaktır. Muhtemel göçün istikameti daha çok Polonya üzerinden Batı ülkeleri olacak gibi görünüyor. Tabi bir kısım göçün Rusya'ya da yönelmesi muhtemel. Ukrayna ile Türkiye arasında Karadeniz gibi doğal bir engelin bulunması, doğrudan ülkemize yönelik göçün oluşmasını önlüyor. Bizi etkileyebilecek asıl konu bu kriz nedeniyle küresel enerji piyasalarındaki muhtemel yükselmelere bağlı olarak artabilecek enerji maliyetleri. Bunun için Türkiye'nin elinde doğrudan kullanabileceği birkaç etkili seçenek var. Birincisi Karadeniz'deki kıta sahanlığımız içerisinde yer alan şimdilik 540 milyar metreküp doğal gazın 2023 yılı ilk çeyreğinde ana karadaki iletim sistemine bağlanması. Bu konuda çok ciddi hazırlıklar yapılıyor. Şu ana kadar 169 kilometrelik doğal gaz hattı için gerekli borular üretilmiş durumda. Ve yaklaşık bir yıl içerisinde deniz geçişi sağlanarak bu borular üzerinden doğal gaz ana karaya bağlanacak. Böylece Türkiye'deki yaklaşık 49 milyon hanenin doğal gaz ihtiyacının karşılanması planlanıyor. Diğer bir husus da halen yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Santralinin üç ünitesinden birincisinin önümüzdeki yıl Nisan ayında devreye girecek olması. Bu ünitenin devreye alınması ile birlikte Türkiye'nin elektrik enerjisi ihtiyacının yaklaşık yüzde dördü karşılanmış olacak. Böylece olası enerji krizinin etkileri oldukça hafifletilebilecek.Bunlar eldeki hazır seçenekler. Ancak başka seçeneklerde de yolda. ABD'nin Avrupa'da Rusya'yı dengelemek için sağladığı kaya gazı Avrupa'nın ihtiyacının sadece yüzde beşini karşılayabiliyor. Dolayısıyla Doğu Akdeniz'deki enerjinin Avrupa'ya götürülmesine ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle Yunanistan yerine Türkiye'yi önceleyerek Doğu Akdeniz'deki gazın Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşınmasına ABD yeşil ışık yakmış durumda. İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un mart ayındaki Türkiye ziyaretinin asıl sebeplerinden birinin de Doğu Akdeniz'deki enerjinin Avrupa'ya taşınması konusu olduğu tahmin ediliyor. Dolayısıyla bir takım dalgalanmalar olsa da Türkiye olası küresel enerji krizini atlatabilecek potansiyele sahip bir ülkedir. Bir diğer muhtemel sorun ise Türkiye'nin egemenliğindeki Çanakkale ve İstanbul boğazlarında uygulanan Montrö rejiminin değiştirilmesi yönünde ABD ve Batı ülkelerinin baskılarının artabilme ihtimaldir. Karadeniz'in kapısı Türkiye'nin elindedir. Jeopolitik konumu ülkemize önemli avantajlar da sağlamaktadır. Karadeniz'in güvenliği Türkiye için de son derece önemlidir.