Politik siyasette 100 yıllık rövaşata

Siyaset kavramı esas itibarıyla devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayışı ifade eder. Ancak günümüzde daha çok bir partinin temel ideolojik görüşlerini paylaşma şeklinde anlam daralmasına uğramıştır. Politika ise yol ve yöntem içerikli anlamından çıkıp eski Latince de çok yüzlü şeklindeki anlamına geri dönmüştür. Böylece uzun yıllar boyunca çok yüzlü yalancılığın ve eski ideolojik saplantıların kaosunda boğulmuş bir kavram olarak siyaset ve siyasetçi, kirli içerikte ve kimsenin güvenmediği olumsuz anlam yüklerine sahip olmuştur. Maalesef yakın geçmişe kadar her kesin iki anahtarı olacak, haklara özgürlük, örneklerinde olduğu gibi milletimiz gerçekleşmesi mümkün olmayacak ama aynı zamanda manipülatif söylemlere mahkûm edildi. Demokrasinin imkanları özgürlük, insan hakları, adalet gibi en temel hümanist kavramlarla birlikte terör ve ayrılıkçılığın emrine verildi. Şimdi de benzer argümanlarla benzer yöntemler kullanılıyor. Demokrasi adı altında PKKPYD tekrar ve daha güçlü şekilde meclise sokulup meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Terör sorunu yerine sözde Kürt sorunu varmış gibi ayrılıkçılık yapılmaya devam ediliyor. Özgürlük bir maske olarak kullanılıp FETÖ'cülere KHK affı üzerinden alan açılmaya çalışılıyor. LGB'te gibi toplumsal değerlerimizi yerle bir edecek görüşler için zemin oluşturma arayışlarına girişiliyor. Yerel yönetimlerin mevcut yasal statüdeki özerkliği tam bağımsız küçük devletçikler üretmeye dayalı olarak genişletilmeye çalışılıyor. Böylece devletimizin illere dayalı üniter yapısını ortadan kaldıracak tarzda Türkiye'de etnik ve mezhepsel fay hatlarına göre 25 eyaletin tesis edilmesi amaçlanıyor. Dış politikada küçülmek, çıkarlarımızın olduğu diğer dost ve kardeş ülkelerdeki varlığımızın ülkeye dönmesi, adeta deve kuşu gibi başımızı kuma gömmemiz isteniyor. Yine dış politikada sadece ABD ve Batı güdümlü bir politika izlenerek doğuyla düşman olmamız gerektiği vurgulanıyor. Irak ve Suriye'deki askerlerimizin çekilmesi, terörle mücadelenin durdurulması her fırsatta ortaya konuyor. Savuma sanayisinin devletleştirilmesi ve ortadan kaldırılmasından tutunda batılı tefecilerden 300 milyar dolar borç alınmasına kadar daha pek çok şey seçim vaatleri olarak milletimizin önüne sunuluyor. Yani sonuçta ülkenin kapısına kilit vurulup anahtarı da J.Biden efendinin eline verilmek isteniyor. Benim anladığım bu. Ülkenin anahtarını isteyen kim J.Biden, vermek isteyen kim yedili maşa. E artık aralarındaki bağı anlayamayan varsa daha ne diyeyim. O yüzden yukarıdaki şeyleri eleştirmiyorum bile. Ancak bir tek şey söylemek isterim tek kelimeyle "KORKUNÇ". Siyaset siyaset olmaktan çıktı beka meselesi ve milli güvenlik sorunu haline geldi. Bu nedenle ölçümüz soğan ve patates değil, ülkemizin geleceğidir. Yine bu nedenledir ki bizler siyaset yapmıyoruz, yaklaşan tehlikelere karşı yüce milletimizi bilgilendirmeye çalışıyoruz. Bizi siyasi konuşma yapmakla eleştirenler önce ülkenin geleceği konusunda biraz endişe duysunlar. Vatansızlığın ne olduğunu anlamak istiyorlarsa