Emperyalizm'le mücadelede Türkiye örneği

Artık günümüz dünyasında o kadar çok ve o kadar önemli şeyler meydana geliyor ki takip edebilmek neredeyse imkansız. Tabii konumuz güvenlik olduğu için özellikle ortaya çıkan çatışma alanlarını ve olası çatışma bölgelerini sebepleriyle birlikte anlamaya çalışıyoruz. Son 100 yıla baktığımızda dünya üzerinde yaşanan irili ufaklı çok sayıda çatışmanın temelinde emperyalist sömürgeci mantığın dünyayı ele geçirme amacının yattığını söyleyebiliriz. Aslında biraz daha yakından bakıldığında bu emperyalist amaçlara sahip ülkeler arasında yakın bir iş birliği ve çok sıkı bağlarla birbirine bağlanmış ciddi bir Network ağı olduğunu da rahatlıkla görebiliriz. İster doğuda olsun isterse batıda emperyalist sömürgeci güçlerin birincil amacı kendi dışındaki diğer dünya ülkelerinin büyümelerini ve gelişmelerini önlemektir. Ülkeleri ne kadar çok zayıflatabilirlerse o kadar çok sömürebileceklerinin farkındadırlar. Bu nedenle içeriden ve dışarıdan her türlü araç ve vesayet unsurlarını kullanarak hedef ülkeleri zayıflatmaya ve parçalamaya çalışırlar. Dolayısıyla ülkelerin sadece çalışkan olması değil ama aynı zamanda bu emperyalist yıkıcı ve bölücü etkilere karşı uyanık bulunmaları ve her an mücadeleye hazır olmaları da gerekir. Sömürgeci emperyalist güçler ülkeleri yok ederken herhangi bir inanç, kural ya da değer tanımazlar. Bir tarafta milyonlarca insanı gaz odalarına sokarak tarihin en büyük soykırımını yaparlarken diğer taraftan milyarlarca insanın gözü önünde gerçekleşen Gazze'deki soykırıma destek verirler hatta katliamlara ortak olurlar. Ama haklarını vermek lazım sömürdükleri paranın tamamını yemezler, büyük bölümünü teknoloji üretmeye ve silah geliştirmeye harcarlar. Bu uğurda çok çalışırlar ve kendi halklarını bile acımasızca çalıştırmaktan, gerekirse sömürmekten kaçınmazlar. Dedim ya bunların aralarında ciddi bir network ağı var diye. Bu nedenle kendi aralarında mümkün olduğunca iyi geçinirler, geçinemedikleri zaman da dünya savaşı çıkarırlar. Ayrıca dünya kamuoyu algısını yönetmeye, bu kapsamda bırakın insanlık dışı eylemleri yaptıkları barbarlıkları bile haklı göstermeye çalışırlar. Bu algı operasyonlarını yaparken de insan hakları, demokrasi, özgürlük, hukukun üstünlüğü gibi hümanist evrensel kavramları kullanırlar. O yüzden bu sömürgeci emperyalist güçlerin teröristleri özgürlük savaşçıları, bağımsızlık mücadelesi veren Hamas ise onlar için terörist olur. Maalesef şu anki içinde bulunduğumuz küresel sisteme sömürgeci emperyalist güçlerin hakim olduğunu ifade etmek zorundayım. Yine maalesef ki küresel sistemdeki politik eksenler emperyalist çıkar çatışmaları ekseninde şekilleniyor ve gelecekte de bunun olması son derece muhtemel görünüyor.

Dünyamız kaçınılmaz olarak üçüncü bir küresel kapışmaya doğru hızla sürüklenirken artık emperyalist sömürgeci mantık nedeniyle insanlığın çektiği sıkıntıların son bulabilmesi, dünya toplumlarının kollektif dayanışmasına bağlıdır. Bunun için emperyalist olmayan devletlerin toplumları ayrışmadan ve milli birlik beraberlik içerisinde çok daha fazla çalışmak zorundadırlar. Elbette her türlü iç ve dış etkiye karşı ayrışmadan kalabilmek ve çok çalışarak ülkenizi teknoloji ve sermayeyi elinde tutan emperyalist güçlerin seviyesine hatta daha da ötesine ulaştırabilmek hiç kolay değil. Ancak artık bunu başaran bir ülke var Türkiye. Öldürmeyen bizi daha güçlü hale getirdi ve her yaşadığımız acıdan ders almasını bildik. Zaman içerisinde içimizdeki sömürgeci emperyalist güçlerin artık ve aparatlarını daha da elimine etmeyi başarıyoruz. Ülkemize Erdoğan gibi güçlü bir liderin başında olduğu istikrarlı bir siyasal sistemi tesis etmeyi başardık. Artık devlet adamlarımız ABD ve Avrupa'ya boyunları bükük, görünüşleri ezik bir şekilde emir almak için gitmiyorlar, gerekirse meydan okumak için gidiyorlar. Şu an ülkemiz başta savunma sanayi olmak üzere Cumhuriyet tarihimizin en yüksek milli güç ve kapasitesine sahip. Bunlar tesadüfen olmadı. Çok yönlü sosyolojik ve siyasal dinamiklerin sonucunda gerçekleşti. Büyük Atatürk'ün dediği gibi "Az zamanda çok ve büyük işler başardık". O yüzden dünyaya söylüyoruz, bekleyin biz daha yeni başladık.