Demir almak zamanı gelmeden uyanmak lazım

1789 Fransız İhtilali'nden sonra başlayan Napolyon savaşlarının sonlarına doğru yaklaşık 1814 yılında Fransız orduları yenilmeye başlar. Ancak asabi bir yapıda olan Napolyon'un huzuruna çıkıp da kimse durumu arz etmeye cesaret edemez. Fakat bir gün generaller toplanıp hep birlikte Napolyon'un çadırına giderler. Napolyon ne olduğunu sorunca efendim bazı sorunlar var anlatmak istiyoruz derler. Napolyon da anlat bakalım neymiş sorunlar diye sorunca, generallerden biri efendim birincisi barut bitti ikincisi... derken Napolyon tamam der diğerlerini söyleme. Barut bittiyse başka bir şey demenize gerek yok. Seçim sürecinde ülkemizin karşılaştığı ikilem de adeta Napolyon'un ikilemine benziyor. Barut yoksa başka bir şeye gerek yok, her şeyi kaybediyoruz demektir. Siyasal sistemin aktörlerindeki vaatler ve icraatlara baktığımızda bir tarafta yüce milletimizin sinir uçlarına dokunan söylemler, diğer tarafta ülke için büyük bir gayret görmekteyiz. Bir tarafta özerklik talepleri ile devletimizin üniter yapısı sorgulanmakta, başta PKK'lı caniler olmak üzere ülkemize düşman bütün unsurlar el birliği yapmışçasına adeta milletimize meydan okurken, diğer tarafta deprem yaraları sarılmaya, Milli Muharip Uçak, Altay Tankı gibi savunma sistemleri üretilerek düşmanlarımıza meydanlar dar edilmektedir. Şer güçlerin meşru siyasal zeminde yaptıkları radikal çıkışlar milletimizin beka reflekslerini harekete geçirmiştir. Zira "ben YPG'yi terör örgütü olarak görmüyorum" demek, teröre destek hatta terörle işbirliği anlamına gelir ki bu durum ülkemizi ciddi beka sorunlarıyla karşı karşıya getirir. Terörle mücadelenin olmaması adeta barut yok demek gibi bir şeydir. Ülke yoksa başka hiçbir şey var olamaz. Kaygısı ülke olanın da ölçüsü soğan, patates olamaz. Irak, Suriye, Libya ve Ukrayna yeterli örnekler değil mi Meslek hayatımın çoğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde geçti. PKK'nın şiddete dayalı olarak bölge halkı üzerinde kontrolü azaldıkça bir takım STK, vakıf ve dernekler üzerinden toplumumuzun kılcal damarlarına kadar sızmaya çalışan dış akıl güdümlü şer güçler, insanlarımızı manipüle etmeye, bölge insanımızı sosyal bütünden uzaklaştırmaya yönelik sinsi propagandalarını arttırdılar. Ama bunlara en güzel cevap dün TPAO'dan geldi. Şırnak'a bağlı Gabar Dağı'nda açılan Şehit Aybüke Yalçın-1 kuyusundan günlük yüz bin varil petrol çıkarılmaya başlanmışken dün TPAO Genel Müdürü bölgedeki toplam rezervin bir milyar varil olduğunu ve bunun da yaklaşık 70 milyar dolar değerinde olacağını açıkladı. Bakın buradan söylüyorum Silopi-Uludere-Beytüşşebap ve Pervari arasındaki bölgede bundan çok daha fazla rezerv olduğuna inanıyorum. Çünkü özellikle Pervari-Doğan köyle Beytüşşebap arasındaki bölgeye 1995 yıllında operasyona giderken çok fazla petrol izlerine rastlamıştım. Vadi tabanlarından çıkan sıvı maddenin yanıcı özellikte olduğunu bizzat kendim