İslam Dini'nde Savaş Hukuku Kuralları

İslam dini, insan ve toplum hayatında maddî ve manevî bütün alanlarla ilgili kurallar koyan cihanşümul, evrensel bir dindir. Onun ibadet ve âhiret hayatına âit hükümleri olduğu gibi, dünya hayatıyla ilgili ekonomi, sağlık, yönetim, eğitim, aile, çalışma ve savunma konularında tavsiye, teşvik, emir ve yasakları bulunmaktadır. İslam, Batı anlayışında ve diğer dinlerde olduğu şekilde, toplumdan soyutlanan, vicdanlara ve mabetlere hapsedilen bir din değildir. O, doğumdan mezara kadar yaşanan ve insanın her hareketini tanzim eden bir dindir. Bu çerçevede Savaş Hukuku şu başlıklar altında ele alınabilir: CİHAD VE SAVAŞ İslam kaynaklarında cihad kavramı, hem savaş, hem de mücadele anlamına gelmektedir. Bu konu alt bölümleriyle birlikte, şöyle açıklanabilir: 1. Savaş Olarak Cihad Savaş terimi olarak cihad, sadece orduyla ve İslam toplumu liderinin -halife, sultan, hakan, emîr, padişah- emriyle yapılır. Buna göre "toplum lideri"nin emri dışında fertler, kendi başlarına cihadsavaş kararı alamaz ve yapamazlar. 1) Savaşın Hükmü: Cihad, İslâm düşmanlarıyla savaşmak demek olup Müslümanlara (cenaze namazı, defni ve selâma karşılık verme gibi) farz-ı kifâye olan bir ibadettir. Eğer bu görevi, Müslümanlarn bir kısmı yaparsa, sorumluluk, diğerlerinden kalkar (Mergînânî, Hidaye, Cihad bölümü). Eğer düşman topyekûn saldırırsa -İslam toplum lideri genel seferberlik ilân ederse- farz-ı ayın olur. Böylece savaşa herkesin katılması farz olur (Aynı kaynak, aynı yer). Çünkü âyet, bunu emretmektedir: Hepiniz savaşa çıkın. Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla cihad edin (Tevbe, 41). 2) Savaşın Gayesi: Cihad, yeryüzünü fitne ve fesattan temizlemektir (Reddü'l-Muhtar, Cihad bölümü). Çünkü Allahü teâlâ, fesat çıkaranları sevmez (Mâide, 64). Bütün toplumlarda esas gaye, toplum fertlerinin sulh ve sükûn içinde işlerini yapmaları ve hayatlarını barış içinde sürdürmeleridir. Eğer bir toplumda zulüm, haksızlık, yalan, içkence yaygınlaşmış ve buna karşı hak, adalet ve doğruluğa engel olan mütegallibebaskın ve zalim kişiler ortaya çıkmışsa, bunların zararsız hâle getirilmesi, hep cihadsavaş sayesinde olmuştur. İslam'ın ilk dönemlerindeki Mekke'nin fethi, Alparslan'ın Anadolu topraklarına girişi, kuzey Afrika'nın Müslümanların eline geçişi, Fatih'in İstanbul'u alışı ve Balkanların kuşatılması, bunların hepsi, toprak kazanmak için değil, zulme ve haksızlığa son verme, hakkı, adaleti ve güzel ahlâkı, o mazlum insanlara ulaştırmak içindi. Tarih, bunun şahididir. 3) Savaşın Tanımı: İslam dini'nde cihad, "i'lâ-i kelimetüllah" için yapılır. Bunun anlamı, yüce Allah'ın "bir" olduğunu, Allah'tan başka ilâh olmadığını, ibadet edilmeye lâyık tek varlık olduğunu, her şeyin yaratıcısı olduğunu ve peygamberleri vasıtasıyla gönderdiği dinin "hak" olduğunu ilân etmek ve bunun gerçekleşmesi için savaşmaktır. Diğer bir ifadeyle savaş, İslam dini'nin tebliğidir, bildirilmesidir. 4) Savaş Durumu: Savaşı, İslam toplumunun düzenli askerleri olan ordu birlikleri yapar. Şayet böyle bir organizasyon bulunmazsa, "toplum emîri"nin komutasında belli sayıda kişilerin katılımıyla savaş icra edilir. Bu sayıya şu kişiler katılmazlar (katılmaları vacip değildir): Bunlar, çocuklar, kadınlar, köleler, engelliler ve hastalardır (Tevbe, 41). Şayet düşman baskın yapar, ülkeyi istilâya kalkarsa, o ülkenintoplumun bütün halkına savaş vacip olur. Kadın kocasından ve köle efendisinden izin almadan savaşa katılırlar (Mergînânî, Hidaye, Cihad bölümü). 5) Savaşta Düşman: Savaş maksadıyla İslam vatanına saldıran, eli silahlı herkes, "hedef düşman"dır. Müslüman askerlerin, düşman kişiler ve ordusuyla savaşırken, Müslümanlara ateş açan, eli silahlı veya bunlara lojistik destek sağlayan bütün kişiler, yaş ve cinsiyeti dikkate alınmaksızın, düşmandır. Bu tür düşmanla savaşılır, sağ veya ölü etkisiz hâle getirilir. Ancak savaşa katılmayan, destek vermeyen sivillere -başta çocuklar, kadınlar, yaşlılar olmak üzere- dokunulmaz. Hastaneler, okullar, mabetler ve sivil yerleşim yerleri hedef alınmaz. Düşman Kim Yüce Allah'ın gönderdiği İslam dini'ne inanmayan, Allah'tan başka birtakım ilâhlar kabul edip onlara tapan, Peygamberi'nin tebliğ ettiği "hak" dini reddeden hangi inançta olursa olsun o, Allah'ın düşmanıdır. İslam dini'ne, vatanına ve Müslümanlara karşı savaş hazırlığı yapan, silâhlanan ve harekete geçen de savaş sebebi düşman olur. Bu düşmanla, devletin emrindeki askerlerordu savaşır. 6) İslam'a Da'vet: İslam ordusuyla düşman birlikleri karşı karşıya geldiklerinde, eğer düşman ehl-i kitapgayr-i müslim ise, İslam ordu komutanı tarafından düşman tarafına İslam'ı kabul etmeleriMüslüman olmaları teklif edilir. Şayet bu da'veti kabul etmezlerse, cizye (vergisi) vermeleri şart koşulur. Cizye vermeyi kabul eden düşmanla savaş yapılmaz. Cizyeye dayalı sulhbarış anlaşması yapılır. Eğer düşman gayr-i müslim değil de "dinden çıkanlar veya puta tapanlar"dan ise, onlara cizye telifi götürülmez. Savaşmak veya Müslüman olmaktan birini seçmek zorundadırlar (Mergînânî, Hidaye, Cihad bölümü). 7) Savaşın Delilleri: Cihad, âyet ve hadisler ile fıkıh kitaplarında çok geniş bir şekilde ele alınmıştır. Bütün ibadetlerde olduğu gibi, bunda da yalnız Allah için yapılması ifade edilmiş ve vurgulanmıştır. Ayet-i Kerimeler 1. (Ey Mü'minler!) Onlara (düşmanlarınıza) karşı elinizden geldiğince, kuvvet ve (cihad için) bağlanıp beslenen atlar (savaş araç ve gereçleri) hazırlayın (Enfâl, 60). 2. Ey Peygamber(im)! Kâfirlerle ve münafıklarla cihad et (Tevbe, 73). 3. Sizinle savaşanlarla, Allah yolunda siz de savaşın. Fakat haksız yere saldırmayın (Bakara, 190). 4. Eğer onlar (düşmanlar), barış isterlerse, sen de onu kabul et. Allah'a tevekkül et (güven, Allah onların tuzağından seni koruyacaktır) (Enfâl, 61). Hadis-i Şerifler Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem, hadis-i şeriflerinde, ganimet elde etmek, şan ve şöhrete ulaşmak, mevki ve makam elde etmek için yapılan savaşın cihad olmadığını, cihadın, kâdir-i mutlak Allah'ın isminin yüceltilmesi "i'lâ-i kelimetullah" (İslam dininin yayılması) için yapıldığını haber vermiştir. 1. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem'e: "Ya Resûlallah, bir kısım insanlar, ganimet malı için, bazıları, insanlar arasında adının söylenmesi ve övülmesi için, bazıları da yiğitliğini göstermek için cihad ederler (savaşırlar). Bu durumda Allah yolunda cihad eden kimdir" diye soruldu. Peygamber "aleyhisselâm": Her kim Allah'ın kelimesi (İslam dini) en yüksek olsun (her tarafa yayılsın) diye (Allah için) savaşırsa, o, Allah yolunda savaşmıştır (Buhârî, Cihad 15). 2. Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin, Allah'tan âfiyet (selâmet ve barış) dileyin. Fakat düşmanla karşılaşınca da sabredin ve bilin ki cennet kılıçların gölgesi altındadır (Buhârî, Cihâd 112, 156; Müslim, Cihâd 19-20; Ebû Dâvûd, Cihâd 89). 2. Mücadele Olarak Cihad Bu anlamda cihad, şu kısımlara ayrılır: 1) Nefisle Cihad Ayet-i Kerime Muhakkak ki (insanın) nefis(-i emmâresi), kötülüğü şiddetle emreder (Yûsuf, 53). Hadis-i Şerifler 1. Küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz (Aclûnî, Keşfu'l-Hafâ', I425). Peygamber Efendimiz, en kalabalık bir ordu ile katıldığı Tebük seferini "küçük cihad" olarak, fakat nefse karşı verilecek mücadeleyi ise, "büyük cihad" olarak vasıflandırmıştır. 2. Gerçek mücahid, nefsine karşı cihad eden (süflî arzularıyla mücadele eden) kimsedir (Tirmizî, Cihad 2). 2) İlimle Cihad Ayet-i Kerimeler 1. (Resûlüm,) insanları Rabbi'nin yoluna (İslam'a), hikmetle (sağlam delilleri içinde bulunduran Kur'an ve Nübüvvet ile "Semerkandî") ve güzel öğütle çağır, onlarla en güzel şekilde mücadele et (Nahl, 125). Ayetteki "hikmet" lâfzını, Müfessirler Kur'an ile bazıları da peygamberlere verilen nübüvvet nurları ve hadisler olarak açıklamışlardır (bkz. Kurtubî, Bakara, 269. âyetin tefsiri) 2. Ey Resûl(üm)! Kâfirlerle (savaşla) ve münâfıklarla (ilimle delil getirerek) cihad et (Tevbe, 73). Hadis-i Şerifler 1. Müşriklere karşı mallarınız, nefisleriniz ve dillerinizle (nasihatle) cihad edin (Ebû Dâvûd, Cihâd 17). 2. Gündüzün sonunda bir müddet Allah yolunda (İslam'ın yayılması için) çalışmak, dünya ve dünyanın içindekilerden daha hayırlıdır. Aynı şekilde gündüzün evvelinde bir müddet Allah yolunda (insanların hakka kavuşması ve kurtuluşa ermesi için) çalışmak, dünya ve dünyanın içindekilerden daha hayırlıdır (Ahmed, Müsned, M. Şâmiyyîn 16877). 3. Cihadın en faziletlisi, zalim sultanın yanında (ona karşı) hakkı söylemektir (Ebû Dâvûd, Melâim 17; Tirmizî, Fiten 13). Sözde ilimle uğraşan din adamı kılığındaki kişiler, düşman tarafına geçerek, âyet ve hadisleri ters yüz etmiş veya bazılarını inkâr etmişlerdir. Bunlara karşı İslamî hakikatihükmü söylemek ve mücadele etmek, bu hadis kapsamındadır. Bugün bu türdeki İlahiyatçılar, akademik cübbeleriyle bir "zulüm barbarlığı" ve sultası kurmuşlardır. 3) Malla Cihad Allah yolunda mallarınızla,