Mağaza enflasyonu...

Malum, vatandaşın son dönemde en önemli gündemi gıda fiyatları olunca fahiş zamlar, her gün değişen etiketler, marketlerin kârları gündemden düşmüyor. Fakat bazı şeyleri tartışırken kantarın topuzunu kaçırıyoruz. Hatırlayın, BİM CEO'su Galip Aykaç'ın açıklamaları geçen hafta çok tartışıldı. Birçok kişi tepki gösterdi. Ben de kendisinin üslubunu eleştirdim. Marketler bile posta koydu. Sonra Gıda Perakendecileri Derneği'nden istifasını açıkladı. Fiyatları her gün artıran marketlere boykotu ya da devletin denetimini anlarım da... Camlarını taşlamak, önüne kuyu kazmak, Kurtlar Vadisi tadında 'kapatırız' diye racon kesmek nedir Bu olaylar doğruysa vahim... Elbette marketlerle ilgili sorun var ama yol yordam bu mu Geçen de yazdım, bir kez daha tekrarlayacağım. Marketlerle mücadele edilecekse bunun kanuni yolları var. Misal, indirim marketler tekelleşme yolunda hızla ilerliyor. Tam bir mağaza enflasyonu yaşanıyor. 10 yılda yüzde 395 artışla mağaza sayısı 42 bine ulaştı. Köylere kadar indiler. İndirim marketlerin gıda perakendesindeki yeri yüzde 80'leri bulmuş durumda... Bu önümüzdeki dönemde daha da yukarı çıkacağa benziyor. Market zincirleriyle başa çıkmak için asıl buraya çekidüzen vermek gerekiyor. Mesela, Perakende Yasası neden bir türlü çıkmıyor, anlayamıyorum. Halbuki, yasayla bu gidişat durdurulabilir. Nüfus yoğunluğuna göre market sayısı sınırlandırılabilir. Büfe-bakkal ile market arasındaki mesafe kuralı uygulanır. Adım başı market açılmasına izin verilmez. Esnafı korumak için marketlerin satabileceği ürünler yasayla sınırlanır. Private label (özel ürün) konusunu geçen gündeme getirdim. Orada da marketlere mevzuatla sınırlama getirilebilir. Veyahut, bu private label ürünler marketlerin kendi fabrikalarında üretilirken kâr transferinin nasıl gerçekleştiğine vergi uzmanları bakabilir. Sonuçta devletin ilgili kurumları bu işe el atabilir, atıyor da... Örneğin, dün Rekabet