İşsizlikten Nobel'e yolculuk

Bu hafta gündem, dış politika açısından çok yoğundu. Cumhurbaşkanı'nın Prag ziyareti, o ziyaretteki ikili görüşmeler, sonrasında Suriye, Ermenistan, Atina ile ilişkilerle ilgili açıklamaları, gündemin üst sıralarına taşındı. Bizim dikkatlerimiz Prag'dayken, dünyada bir kesiminin gözüyse İsveç'teydi. 1900'lerden bu yana dünyanın en prestijli ödülleri olarak bilinen Nobel Ödülleri dağıtıldı. Fizik alanında ödülü, bu yıl 3 bilim insanı paylaştı. Prof. Alain Aspect, Prof. Anton Zeilinger ve Dr. John Clauser. Bu üç isim, "Dolanık fotonlarla ilgili deneyler, Bell eşitsizliklerinin bozulduğunun gösterilmesi ve kuantum bilimindeki eğitimlere öncülük ettikleri" gerekçesiyle ödüle layık görüldü.Hiç kuşku yok ki bu kavramlar, fiziğe dair bilgisi olmayan çoğunluk için hiçbir şey ifade etmiyor. Bilimsel makaleleri ne kadar okumuş olsak da, Nobel Akademisi'nin değer gördüğü çalışmaları anlamak bizler için epey zor oluyor. Bu sebeple Dr. John Clauser'e ulaşıp, Albert Einstein'a meydan okuyan, onun teorilerinin aksini kanıtlayan ve kendisine 50 yıl sonra Nobel Fizik Ödülü'nü getiren deneyin neden önemli olduğunu anlamaya çalıştım. Clauser, yanıtına "Basit şekilde anlatması zor ama deneyeyim..." diyerek başladı ve şöyle devam etti:Meydan okuyan deney"Fizikteki en önemli temel teorilerden biri kuantum mekaniğidir. Bu mekanik, tüm atom hareketlerini anlatmaya yarayan bir temeldir. 1930'ların başlarında geliştirilmiş bu teoriyle pek çok öngörü yapıldı. Bu öngörülerden biri, partiküllerin eşleşmesiyle ilgiliydi. Bir şekilde, iki bireysel atom birbiriyle iletişim halinde olduğunu ortaya koyan teorilerdi. Ama bununla ilgili o zamanda deney yapılmamıştı. İnsanlar gözü kapalı bir şekilde bunun doğruluğuna inandı. Yakın mesafede bu olabiliyorsa, uzak mesafede neden olamıyor diye düşünüldü. Uzak mesafede etkileşimin olabileceğine Einstein inanmadı."Nobel Ödül sahibi Clauser, bir başka fizik efsanesi John Bell'in bu konuyla ilgili yazdığı kâğıdı okuyunca, temel teorilerle çelişebilecek sonuçlara ulaşabileceğini düşündü ve bunu kanıtlamak için de deneyine başladı. Clauser, "Doktoramın ardından başladığımız deneyde 'Birbirinden epey uzakta olan iki atom parçasının birbiriyle bağlantısı devam ediyor mu etmiyor mu' bunu sorguladım ve çıkan sonuç şuydu: Evet, ediyordu" dedi. Clauser, üç kez aynı deneyi yaptığını ve sonuçlardan emin olduğunu vurgulayarak, "Einstein'ın pozisyonunun yanlış olduğunu gördüm. Benim deneyimde partiküller birbirinden yaklaşık 10 metre ayrıydı ve bu mesafeye rağmen birbiriyle irtibatlı olduklarını ortaya koydum" dedi. Özetle Clauser, Einstein'in teorisinin aksine, birbirine uzak olan atom parçalarının birbiriyle hızlı şekilde iletişim kurabildiğini kanıtladı. Yani bu deneyiyle Einstein'a meydan okumuş oldu.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6837991;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6837991;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlardeniz-kilisliogluissizlikten-nobele-yolculuk-6837991' });Işınlanma mümkün müBazı fizikçilere göre Clauser ve arkadaşlarının yaptığı bu deney sayesinde, insanlık için ulaşılmaz gibi görünen "ışınlanma" bir gün gerçek olabilecek. Ancak Clauser, bunu söylemek için erken olduğunu söylüyor. Clauser, "Uzay Yolu'ndaki gibi ışınlanmayı kullanabileceğimiz