Ahmet Hamdi Tanpınar ve İstanbul

"Ne içindeyim zamanın... Ne de büsbütün dışında..."Bundan tam 60 yıl önce, ocak ayının 25'inde Türk halkı önemli bir şahsiyeti kaybettiğini Milliyet'te yayınlanan aşağıdaki haberle öğreniyordu."Tanpınar vefat etti İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yeni Türk Edebiyatı Kürsüsü Ord. Profesörü Ahmet Hamdi Tanpınar dün bir kalb krizi sonunda vefat etmiştir." Vefatının 60'ıncı yılında, adı İstanbul ile özdeşleşmiş Ahmet Hamdi Tanpınar'ı Fatih Belediyesi açık oturumlar, sergi, konser ve İstanbul gezisini içeren bir dizi etkinle andı. Ne yazık ki benim katılamadığım son etkinlikse karlı bir pazar günü basın mensuplarının katılımı ile yapıldı ve Doç. Dr. Turgay Anar Hocanın eşliğinde, Tanpınar'ın eserlerinde çokça işlediği mekanlar, muhitler onun dilinden anlatıldı. Fatih Belediye Başkanı Ergun Bey, Tanpınar ile ilgili, "Şehir üzerine düşündükçe, şehre daha yakından bakmak istedikçe, eserlerinde şehirle insan, insanla mekan, mekanla kültür arasındaki münasebeti verimli bir tartışmaya dönüştüren Tanpınar'ın entelektüel yetkinliğini daha iyi kavrıyoruz. Fatih Belediyesi olarak İstanbul aşığı yazarımızın, bunun gibi diğer yazar ve şairlerimizin de, genç nesillere, tüm İstanbullulara tanıtılması için elimizden geleni yapıyoruz" demiş. Ne kadar da doğru söylemiş...Hayatı...Şiirden, romana, öyküden makaleye kadar edebiyat tarihine birçok alanda eser veren Tanpınar, 1901 İstanbul doğumlu. Ama babasının kadı olması nedeniyle pek çok farklı coğrafyayı görme imkanı yakalamış. Darülfünun-ı Osmani'nin Edebiyat Fakültesi'ni tamamladıktan sonra öğretmen olarak ilk görev yeri Erzurum olur. Farklı şehirlerdeki öğretmenlik sonrası döndüğü İstanbul'da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Edebiyatı Kürsüsü'nde profesörlük yapar. Bir ara Maraş milletvekili olarak siyasette de yer alan Tanpınar sonrasında üniversitesine döner. 1962 yılının 23 Ocak günü, fakültede fenalaşınca hastaneye kaldırılır. 24 Ocak sabahı beşi kırk geçe gelen bir krizle de aramızdan ayrılır.Eserleri...1920'de Altın Kitap dergisinde yayınlanan 'Musul Akşamları' şiiriyle adını duyurur. İlk düz yazısı ise 1928'de Hayat dergisinde yayınlanır. Bir ara çeviri de yapan yazarın 1944'te tefrika halinde yayınlanan 'Mahur Beste' ve 1948'de yine tefrika halinde yayımlanan 'Huzur' eserleri, daha sonra kitap haline getirilir. En çok tanınan eseri 'Saatleri Ayarlama Enstitüsü' 1961'de, 'Mahur Beste' ve ''Huzur ile birlikte üçleme oluşturan 'Sahnenin Dışındakiler' kitabı ise 1950'de yine tefrika halinde yayınlanır. Aklıma gelen diğer eserlerinden bazıları ise 'Beş Şehir', 'Ay'daki Kadın', 'Abdullah Efendi'nin Rüyaları', 'Yaz Yağmuru', 'Mücevherlerin Sırrı', 'Yaşadığım Gibi'...var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6690146;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6690146;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: