Yargıyla siyaseti sindirme oyunu

"Hak ihlâline uğradıkları" Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararıyla tescil edilen muhalefete mensup milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılıp tutuklanmalarında açığa çıktığı gibi siyaset yargı eliyle hizaya getirip tasfiye edilmek isteniyor.Bu hususta AKP kurucusu, eski Adalet eski Bakanı Arınç'ın, en son Kaftancıoğlu kararına tepki ile "yasama ve yürütmenin yanında üçüncü erk olarak yer alan yargının en temel görevi; hiçbir tesir altında kalmadan, bağımsızlık ve tarafsızlık prensibiyle milletimizin vicdan terazisine uygun kararlara imza atarak adâleti hayata geçirmektir" açıklaması; ve "dünün mağdurlarının mağrur ifadelerle yaşanan hukuksuzluklara gözünü yumması kamu vicdanını yaralamaktadır" yakınması dikkat çekici. Bu açıdan, özellikle "tek kişilik yönetim"de göz göre göre tevessül edilen hukuku katleden bâriz çifte standartlara dikkat çekip, hukukun esaslarının başında gelen "düşünce ve ifâde hürriyeti"ni nazara verip, "bu mesajlar suç olsa, savcılarımız 2013'te bir soruşturma açardı; onca yıl sonra dava açılıp ceza verilmesine nasıl bakmak lazım!" eleştirisi bu tür davaların içyüzünü ele vermekte. SİYASETE GÖZ DAĞI VERMEK! Aslında Milli Eğitim eski Bakanı Hüseyin Çelik'in "Türk siyasi tarihi, siyasetçilerin ya asker sopasıyla ya da yargı sopasıyla tedip edilmesinin ibret dolu örnekleriyle doludur. Zaman, bu çabaların hep ters teptiğini göstermiştir. Sayın Kaftancıoğlu'nun siyasi çizgisinin hep karşısında oldum ancak son karar çok yanlış olmuştur" paylaşımı haksızlığa ve hukuksuzluğa tavrın esas ölçüsünü veriyor. Trollerden gelen tepkiler üzerine sonradan silse de AKP MKYK üyesi Şamil Tayyar'ın "Seçim süreçleri böyledir. Ordu ve yargı dahil bürokraside çoğunluk izler, havayı koklar, ona göre pozisyon alır. 'Bizden' dediğin kadroların 'kimden' olduğunu başın dara düşünce anlarsın. Özetle; Kaftancıoğlu kararındaki ince işçilik, ne çok şey anlatıyor" tweeti, siyasi iktidarın bitişinin örtülü ikrarı oluyor. Keza Deva P. Genel Başkanı Babacan'ın, "cezanın hedefinde demokratik siyaset olduğu" analizi ile GP Genel Başkanı Davutoğlu'nun "yargıyı araçsallaştıran vesâyetçi anlayışı ile iktidarda kalmak uğruna ayarını bozdukları yargı kantarıyla demokratik siyasete gözdağı vererek seçim sürecini etkilemek" tesbiti, sinsi desiseyi su yüzüne çıkarıyor. Yine SP Genel Başkanı Karamollaoğlu'nun ifadesiyle "yargının siyasi kararların odağı haline getirilerek, adâlet mekânizmasını muhalefeti susturmak için kullanıldığını" ortaya koyuyor. Ve İyi Parti Genel Başkanı Akşener'in,