Millet İttifakının hukuk taahhütleri

"Millet ittifakı"nın "güçlendirilmiş parlamenter sistem" programında ve "demokratikleşme yol haritası"nda öncelikle AKP iktidarında, özellikle "tek kişilik otoriter ucûbe sistem"de siyasetin güdümüne sokulan yargının bağımsızlık ve tarafsızlığının sağlanması sözü veriliyor.Adalet eski bakanlarının, "hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve tâlimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz" hükmünü vaz eden "Anayasanın 138. maddesinin öldüğü", "Adalet sarayları yaptık, lâkin içini adâletle dolduramadık" itirafı ve yüksek yargı temsilcilerinin "adâlete güven sıfırlandı" hayıflanması ile ikrar ettikleri "yargının siyaset güdümünden çıkarılması" vaad ediliyor. "Partili Cumhurbaşkanı"nın tek başına partizanca atamalarıyla, Hâkimler ve Savcılar Kurulu üzerinden "adli sistem dışı tâlimatlı zincir"le "vesâyetli" hale getirilen yargının "siyasetin sopası" durumundan kurtarılacağı belirtiliyor. HUKUKUN KATLİNE KARŞI... Anayasanın 90. maddesinde "Türkiye'nin temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla sözleşmelere uyacağı" taahhüdüyle, AİHM ile 153. maddesindeki "AYM kararları kesindir, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar" kaydıyla "mahkeme kararlarına uyma zorunluluğu" esas alınıyor. Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan'ın "bizi bağlamaz" deyip yerel mahkemelere "tanımayın!" direktifinin, "yargıya gerekli emri verdik", "yargıyı tâlimatlandırdık!" müdahalesine karşı, Anayasadaki "hâkimlerin bağımsızlığı"yle "hâkimlik temenatı" güvencesi veriliyor. Buna bağlı olarak seçilmiş belediye başkanlarının yargı kararı olmadan tepeden görevden alınıp yerlerine partizanca "kayyım atanması"