Dinî cemaatlere çarpık bakış

Elazığ'da bir üniversite öğrencisinin psikolojik rahatsızlığını dile getirerek "intiharı" üzerinden alevlendirilen tartışmalarda 15 Temmuz'dan sonra- daha önce ortaya atılan dini cemaatleri karalama ve devlet kontrolüne alma kumpasının yeniden devreye sokulduğu görülüyor.Çarpıcı olan, bir yandan "demokrat" ve "özgürlükçü" geçinip, tam bir sivilleşmeyi ve devletten azâde olmayı savunan "Türkiye solcuları"nın "din ve dinî cemaatler" sözkonusu olduğunda "amansız devletçi" kesilmeleri. Bu çarpıklıkla bütünüyle mânevî bir birliktelik, kültürel fikrî bir beraberlik olan cemaatleri tasfiye oyununda figüran olmaları. Öncelikle sormak lazım; eğlence grupları, gezi turları, müzik, tiyatro ve diğer sanat faaliyetleri için bir araya gelen grupları "devletleştirmek" mümkün olmadığına göre, vatandaşların tamamen bir sivil toplum faaliyeti olan vakıflara yahut hasbi olarak tahsil gören çocuklarının ikameti ve barınmaları için ev kiralamalarının nesi hukuka, anayasaya, yasalara aykırı Gerçekten, hâlâ "tek parti" döneminden kalma, otoriter yönetimlerin olduğu ve diktatörlerin hükmettiği İkinci Dünya Savaşı yıllarındakine benzer bir jakobenlikle devletin sivil toplumu kontrol etmesi özlemine dönmenin âlemi nedir MENHUS MİHKRAKLARIN İŞİ Sahi, her fırsatta "yerli" ve "milli" olduklarını ileri süren "siyasal İslâmcılar" gibi, her ağızlarını açtıklarında "özgürlükler"den, "evrensel demokrasi"den dem vurup temel hak ve hürriyetlerin olmamasından şikâyet eden seküler -laik kesimler ne ara bu denli "devletçi" oldular. Vatandaşların sivil ve hasbi gayretleriyle oluşan sözkonusu tâbirlerince "cemaat evleri"nde barınan müsbet ve sosyal bilim dallarındaki binlerce, on binlerce öğrenci mezun olup vatana, millete ve insanlığa hizmette bulundular ve bulunmaktalar. Bir olay üzerinden bütün dinî cemaatleri tezyife ve hatta linçe kalkışanlar düşünsünler; en ideal ve mâsum insan gruplarında bile olabilecek mevzii ve fevri olumsuzlukları serişte ederek, Enes'in fevkalâde müessif intiharından hareketle ortalığı velveleye vererek bu ülkede gençliğe, eğitime büyük hizmetleri olan, hiçbir ranta, menfaate, siyasi desteğe, devlet gücüne dayanmayan, tamamen şahsi fedakârlıklarla, emeklerle teşekkül eden sözkonusu vakıfların suçlanması, maddi ve mânevî yardımlarda bulunan insanların kötülenmesi kimin ve hangi menhus mihrakların işine yarar Hakikaten, aynı dünya görüşünü paylaşan, aynı ahlâkî, mânevî ve fikri istikametteki insanların bir araya gelmesinin; veya kazandıkları üniversitelerden dolayı âileleriyle ayrı kalmak durumda kalan öğrencilerin bir araya getirilmelerinin, birlikte ev tutmalarının nesi "suç" Aynı meslekte, kültürde ve mefkûredeki vatandaşların yahut öğrencilerin aynı evlerde kalmalarının neresi kanunlara aykırı Böyle bir durum başka ideolojiler, dünyevî felsefi görüşler için suç değil de dinlerinin gereğini yaşamak isteyenler için "suç" Sonra insan hak ve hürriyetlerinin temel insanî değerlerin baş sırasına geçtiği, "sağ" - "sol" ideolojik kavramlarının artık anlamını yitirdiği,