Depremin de siyasette istimali

VAZİYETİkinci tur öncesi serapa sahte iftiralı montajlı videolarda olduğu gibi iktidar mahfillerince her türlü çarpıtmaya başvuruluyor. "Yandaş medya"nın günlerce üstünde tepindiği "Tekirdağ'da depremzedeleri kapı dışarı ettiler" yalanı bunlardan biri. Tekirdağ Belediyesi'nin bir ara sayıları 550'ye çıkan depremzedeleri aylardır misafir edip ağırladığına bakmadan, üstüne birkaç trolün depremzedelere attığı iftiralı tweetler üzerinden "muhalefet depremzedeleri kapı dışarı ediyor" iftirasıyla propaganda yapıldı. Oysa AFAD ve Valilikle koordineli planlama ile depremden bir ay sonra ancak depremzedelerin çadır kentlere ve konteynır evlere geçerken Tekirdağ'da Büyükşehir Belediyesi'ne, dört aydır kiraladığı otelde misafir ettiği depremzedelerin AFAD ve belirlediği yerlere geçeceğine dair yazdığı yazısı gelmişti. Çarpıklık, AFAD ve Valiliğin istediği "Belediyenin depremzedeleri otelde misafir etmesine son verilmesi" yazısı üzerinde müthiş bühtanla "Muhalefete mensup belediye depremzedeleri kapı dışarı ediyor" iftirasıyla seçim öncesi politik rant uğruna algı operasyonuna başvurulması idi. Vahim olan, Valiliğin AFAD'la depremzedelerin otellerden, çadır kentlere yerleştirilmesi plânına göre onları çadır kente taşıyacaktık" açıklamasına rağmen iftiraların sürdürülmesi idi. Cumhurbaşkanı ile iktidar partisi sözcülerinin bu "iftira" üzerinden "depremzedeleri kapı dışarı ediyorlar" diye siyaset yapması idi. Depremin ilk günü sabah saat 5'ten itibaren Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi olarak kurtarma ekipleri ve diğer ekiplerle beraber bölgeye intikal ettiklerini, akşama kadar İskenderun ve Hatay bölgesinde kaldıklarını ve ikinci günden sonra depremzede aileleri alp Tekirdağ'daki yazlık sayfiye yerlerine, Kumbağ ve Barbaros gibi otellere depremzedeleri misafir ettiklerini bildiren Belediye Başkanı'nın teyidiyle "Biz depremzedeleri zaten AFAD üzerinden alıyoruz. Süreci yürüten AFAD depremzedeleri Malkara'daki konutlara yerleştirmek istedi" yakınmasında bulunup depremzedelerin istedikleri kadar kalabileceklerini ve zaten "her ihtimale karşı süreyi uzattıkları" gerçeğine rağmen hâlâ konunun saptırılıp hoyratça siyasette kullanılması idi. Bu vaziyet, Bediüzzaman'ın "Siyaset-i hazıra, o kadar çok yalan ve hile ve şeytanet içine girmiş ki..." değerlendirmesini bir defa daha teyid ederken, "menfi siyaset"in çirkin yüzünü bir defa daha deşifre eden çarpıklık olarak kayıtlara geçti. TESBİT "Ekonomi daha da dibe vurur!" Mâlum "iktidar cephesi"nden savrulan "terör" iftiraları, ardı arkası gelmeyen isnadlara, Türkiye'nin gerçek gündeminin, özellikle ekonomik çöküşün üstünün örtülmesi hesâbına tevessül ediliyor.