Ankara Şam'la diyaloga ayak sürüyor

Son "yolsuzluk zinciri ve rüşvet ağı" ifşaatlarıyla gündemden düşen Suriye krizinde Ankara'nın ağırdan alması yine "neler oluyor" sorusunu sorduruyor.En son "Bizim Esed'i yenmek - yenmemek gibi bir derdimiz yok" diyen Cumhurbaşkanı'nın sözü, Müslüman komşu ülkeye askeri operasyonların mesnedsizliğinin farkına varıldığı yorumlarına yol açmıştı. Ama değişen birşey olmadı. ÇARKTAN DA ÇARK SİNYALLERİ Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın "Şam yönetimiyle diplomatik ilişkileri güçlendirmeyi istemiyoruz" açıklamasıyla Türkiye'nin Suriye'yle ilişkileri "normalleştirme"ye tepkisi, Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'nin dibinde bölgedeki baş işbirlikçisi PYDYPG'yi silâhlandırıp ordu kurdurarak "koridor devlet"e zemin oluşturan ABD'nin askerini çekmeyeceğinin açıkça ilânı oldu. Keza Malazgirt Zaferi yıldönümünde Ahlat'ta "Güney sınırlarımızı otuz kilometre derinliğinde koridorla güvence altına alana kadar operasyonlara devam edeceğiz, bir gece ansızın gelebiliriz!" tekrarı, Ankara'dakilerin de Washington'dakiler gibi "askeri bu ülkeden çekme"ye yanaşmadığını ortaya koydu. (gazeteler, 25.8.22) Oysa daha geçen ay Tahran'da Cumhurbaşkanı'nın İran ve Rusya Devlet Başkanlarıyla imzaladığı Astana Formatı bildirisinde "askeri operasyonların Suriye'ye çözüm getirmediği, ülke sınırlarının ihlâlinin terörle mücadeleye değil, terör örgütlerinin işine yaradığı, Suriye'nin kuzeyine bir askeri saldırının Suriye ile birlikte Türkiye'ye ve tüm bölgeye zarar vereceği, bu ülkede asker bulundurmanın toprak bütünlüğünün işgali olduğu ve kesinlikle yasadışı yabancı askerlerin çekilmesi gerektiği, barış ve istikrarın ancak Şam'la siyasi diyalog ve işbirliğiyle olacağı" açıkça deklâre edilmişti. Ama Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun "Suriye rejimiyle diyalog için şart olmaz" deyip Erdoğan ile Esad'ın gelecek ay görüşecekleri iddiasını yalanlaması, Ankara'nın akıbetsiz "Suriye politikası" çarkından da çarkettiği kanaatini kuvvetlendiriyor. (gazeteler, 23.8.22) SEÇİME