Binbaşı Asım Bey'in Risale-i Nurlar'a hitab şekli -1

Üstadın saff-ı evvel talebelerinden olan Binbaşı Asım Bey, Isparta'da tutuklanıp Eskişehir'e götürülüyor. Sorgu sırasında "Yarabbi, canımı al" diyor ve orada vefat ediyor. Üstad Hazretleri bundan dolayı Asım Bey'e istikamet şehidi oldu diyor.Yine Tarihçe-i Hayatta Asım Bey'den şu şekilde bahsediyor: "Benim matbaam yok ve müteaddit kâtiplerim yok; birisini zor ile bulabilirim. Ve hüsn-ü hattım yok, yarım ümmîyim; bir saatte ancak bir sahifeyi çok noksan yazımla yazabilirim. Merhum Asım Bey gibi bazı zatlar, benim için bir yadigâr olarak, güzel yazılarıyla yardım ettiler. Benim, çok hazin gurbetimdeki hatıratımı yazdılar." Binbaşı Asım Bey'in Üstada yazdıkları mektuplar diğerlerinden bir yönüyle farklılık arz ediyor. Barla Lâhikası'nda Üstada hitaben altı adet mektub yazmıştır. Mektuplarında diğer mektupların hiçbirinde rastlanılmayan Risale-i Nur'la ilgili "Risale-i Şerif" ifadelerini kullanmıştır. Barla Lâhikası'ndaki Üstada yazdığı birinci mektubunda: Mektubun başında (Şu fıkra Binbaşı merhum Asım Beyindir) notu düşülmüş: "Envar-ı Kur'âniye mizan ve bürhanlarından takdir edilemeyen Sözler namındaki risale-i şerifler fakiri ihya ediyor, kalbimi nurlandırıyor." 1 Asım Bey Risale-i Nurlar'ı şöyle tarif ediyor: "Hikmetresan ve nurefşan ve müşkilküşa ve kâinatın muamma-yı tılsımını açan anahtarları bu fakirin eline veren yine o Risalelerdir. İşte o baha takdir edilemeyen o anahtarlar, öyle mücevherat ve pırlanta elmaslar ki, ne diyeyim iktidarsızlığımdan lisanım ve kalemim kalbimin tercümanı olamıyor, âciz kalıyor. Şeriat, hakikat ve marifet hazine ve definelerini küşad edecek ve eden, ancak ve ancak bu Nur Risale-i Şerifeleri'dir. Bu Risale-i Şerifeler de yazanı, okuyanı, dinleyeni Nur bahçesine, Nur deryasına gark edip de mütefekkir, mütehayyır edip, hepsinden bir çiçek demeti yapmaz da ne yapar! Diyebilirim ki, bu Nur Risale-i