Bediüzzaman'ın dilinden talebesi Hüsrev (6)

"Kardeşlerim, Ben kalben arzu ederim ki, çelik ve demir gibi sebatkâr Isparta ve civarındakiler gibi metin kahramanlar (Hüsrev'ler, Hâfız Ali'ler gibi) Kastamonu tarafından dahi burada görünsün." 1"Bazı esbaba binaen, ben en ziyade Hüsrev'i ve Hâfız Ali (rh), Tahirî'yi sıkıntıda tahmin ettiğim halde, en ziyade temkin ve teslim ve rahat-ı kalb, onlarda ve beraberlerinde bulunanlarda görüyordum. "Acaba neden" derdim. Şimdi anladım ki, onlar hakikî vazifelerini yapıyorlar; mâlâyani şeylerle iştigal etmediklerinden ve kaza ve kaderin vazifelerine karışmadıklarından ve enâniyetten gelen hodfuruşluk ve tenkit ve telâş etmediklerinden, temkinleriyle ve metanet ve itmi'nan-ı kalbleriyle Risale-i Nur şakirtlerinin yüzlerini ak ettiler, zındıkaya karşı Risale-i Nur'un mânevî kuvvetini gösterdiler." 2 "Bana hizmet eden Ali geldi, dedi: "Ben rüyada gördüm ki, sen Hüsrev'le beraber Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmın elini öptün." Birden, bir mektup aldım ki, Hüsrev'in hattıyla yazılan Asâ-yı Mûsâ mecmuasını kabr-i Muhammedî Aleyhissalâtü Vesselâm üzerinde hacılar görmüşler. Demek benim bedelime Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmın mânevî elini, Hüsrev kaleminin vasıtasıyla öpmüş ve rıza-yı Nebeviyeye mazhar olmuş." 3 "Mucizât-ı Ahmediyeye (asm), sana güzel ve tevafuklu bir tarzda yazdırdım. Hüsrev kerametli kalemiyle bana yazdığı gayet kıymettar bir nüshayı, aynen ve tam tamına muvafık gelmek şartıyla size yazdırıldı, yakında göndereceğim. Yanınızda yeni yazılan i'câz-ı Kur'âniye gibi, bana bir nüsha lâzımdır. Fakat Hafızın kalemi oradaki mevcut tevafuku tamamen muhafaza edememiş Tevafukçu Hüsrev'in taht-ı nezaretinde, mâbeyninizde taksim edip, bana yadigâr bir i'câz-ı Kur'ânîyi mü'tereken yazsanız çok iyi olur." 4 "Senin ve Hüsrev'in yazıları beni hiç yormuyor. Çünkü, yanlışları azdır. Fakat başkalar, bir defa kendileri tashih etmeden bana geliyor. Hafızama itimad edip,