Yunanistan'ın tahrikleri...

Bundan tam bir asır önce Yunan'ı İzmir'de denize döktük ancak Yunanistan bu travmayı hala atlatamadı. Ulusal kimliğinin inşasında Türk ve Türkiye karşıtlığını oldukça efektif bir şekilde kullanan "Komşu" Amerikan üsleri, Amerikan silahları derken bu lojistik destekle hızını alamıyor, Ege'de tahriklerine devam ediyor. Yunanistan açıkça Ankara-Washington arasındaki gerginlikten istifade etmeye çalışıyor. Özellikle 2012 sonrasında yoğunlaştırdığı hava sahası ihlalleri, Ege'de adalar, karasuları ve hava sahası gibi başlıklardaki saldırgan tavırları ile Ankara'nın sabrını taşırmaya çalışıyor. Birinci Dünya Savaşı sonrasında imzalanan Lozan Barış Anlaşması ile silahsızlandırılan adalar bugün Yunanistan tarafından silahlandırılıyor. Atina iyice cozutarak en son geçen hafta Türk F-16'larına S-300 ile radar kilidi attı; NATO'ya bile resmen meydan okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen hafta yaptığı açıklamada son noktayı koydu: "Adaları işgal etmiş olmanız, bizi bağlamaz." diyerek adalar üzerindeki Yunan egemenliğini artık tanımadığının sinyalini verdi. "Vakti saati geldiğinde gereğini yaparız. Her zaman söylediğimiz gibi: Bir gece ansızın gelebiliriz," diyen Erdoğan, geçmişte bu cümleyle Suriye ve Irak'a askeri müdahaleleri duyurmuş ve daha sonra eyleme geçmişti. Erdoğan Yunanistan'a bu mesajları verirken üzerinde kırmızı havacı montu vardı. Ankara'nın açıklamaları zaten uzun zamandır Yunanistan'ın Lozan'ın adalarla ilgili hükümlerini esaslı ihlal ettiğini gösteriyordu. Ancak ilk defa Cumhurbaşkanı Atina'yı adaları silahlandırmakla değil işgal ile suçladı. İki komşunun Lozan'ı "okuma" biçimleri oldukça farklı. Yunanistan uluslararası kuralları, hükümleri kendine göre uygulayan bir ülke. Hatta geçenlerde bir haber sitesinde Yunan bir analistin "Zaten Montrö'nün de süresi doluyor. Artık Rusya ile Türkiye'ye karşı birleşmenin vakti geldi. Boğazlardan geçiş serbest" minvalinde yorumunu görünce epey gülmüştüm. Fakat dün itibariyle bir "Türk-Yunan Savaşı çıkar mı" sorusu daha ciddi bir şekilde değerlendirilecektir diye düşünüyorum. Adamlar zaten sınırımızdaki dikenli telli beton duvarları 40 kilometreden 140 kilometreye uzatma kararı aldı. Ankara yakında Abdülhamid Han sondaj gemisini Akdeniz'e yollayacak. Bu da gerginliği yeniden tırmandıracaktır. Batı basınını retorik anlamda Yunanistan domine ediyor. Onlara göre Türkiye "saldırgan" tavırlara sahip. Oysaki Türkiye Yunanistan'ın tüm Doğu Ege adalarının askerden arındırılmasını talep ediyor, Lozan'ın öngördüğü gibi. Eğer bu olmazsa Yunanistan'ın bu adalar üzerindeki egemenliğini sorgulayacağını söylüyor. Hava sahasına bakın. Dünyada hava sahası karasularından büyük olan bir ülke yok. Yani varsa Yunanistan büyükelçiliği buyursun beni arasın ve söylesin. Atina yönetimi ise adeta Yunan anakarası üzerinde uçan Türk askeri jetleri uçuyor algısı yaratıyor. Ve durumu provokasyon olarak dünyaya sunuyor. Rum tarafı Türkiye ile askeri olarak rekabet edemediğinden gözdağı vermek için radar kilidi ve S 300'leri ile hamle yapmaya kalkışıyor. Tabii bu olay olurken Batı "Vay arkadaş, Yunanistan hani S 300'ü kullanmıyordu!" demiyor. Yunanistan son dönemde hava gücüne büyük yatırım yapıyor. Fransa'dan Rafael, ABD'den F35 uçakları alacak. Ancak tüm bunlara karşın deniz gücünde muazzam gelişmeler kaydeden Türkiye'nin Ege'deki adalar üzerindeki silahlanmaya sessiz kalması beklenemez. Adaları akla gelebilecek her şeyle silahlandırmanın Türkiye'ye karşı bir saldırı planı olduğu artık dünyanın gözüne sokulan bir gerçek. Zaman doğrusal mıdır, değil midir bilemem ama tarih her zaman bir referanstır. Birinci dünya savaşı sonrasında Batı Anadolu'nun işgali nasıl oldu Hiç düşündünüz mü Midilli ve Sakız Adalarından İzmir'e asker çıkardılar. Yunan milliyetçiliğini asla küçümsemeyin. Ayrıca öyle bir durum var ki Yunanistan ne yaparsa yapsın Batı kamuoyu sessiz. Her ağladığında istediği oyuncağı anne babasına aldıran bir huysuz çocuk gibi. Ege'de karasularını 6'dan 12 mile çıkarmak istiyor. Dayanağı ne Can sıkıntısı... BM Deniz Hukuku Sözleşmesinin tanıdığı bazı yetkileri tek taraflı ve kıyıdaş ülkenin aleyhine kullanmasının yani Ege'yi