Hızla yol ayrımına doğru

'Kazanma' ile 'sürdürülebilir kazanç' arasındaki farka kafa yormayanların ülkesinde 'gelişim'in ön koşulunun 'birikim' olduğunu kim kendine dert eder ki Tam da bu nedenle ülke futbolundaki felaketlerin en büyüğü 'ikincilik'tir. Gerçi birincişampiyon da bir önceki sezonu tarumar eder ama ikinci olanda taş taş üzerinde bırakılmaz! Yerle bir edilir... Fenerbahçe'nin epeydir durumu bu ve hatta ilerliyor. 'Kazanmak' için biriktirmek yerine başarıyı ısrarla 'parıltılı belirsizlik'te arıyor ve bu durumu satın alıyor. Jorge Jesus da bunlardan biri. Adı da büyük, birikimi de lakin bu ülkede 'birinci' değilsen 'hiç'sin! Çok gol yediler Malum, Fenerbahçe oyunu Dünya Kupası arasının ardından gözle görülür biçimde akamete uğradı. Örneğin, kendi sahasında tahminlerin üzerinde gol yediler. Hem de stoper ve bek mevkiine 'takviye' yapmış oldukları halde. Bunun birkaç nedeni olabilir! Takımla antrenman sayısı az olan oyuncuların uyum etkisi, takım savunmasına olumsuz etki eden ancak becerili oldukları için 'mutlaka oynasın' baskısı, 'Fenerbahçe iç sahada hep baskılı oynar' dayatmasına boyun eğmek gibi faktörler teknik ekibin planlamasını etkiledi diye düşünüyorum. Bu da oyun düzeninde karmaşaya yol açıp, akışkanlığı bozmuş görünüyor. Elbette diğer takımların sezonun belirli periyotlarında toparlanmış olduklarını da ihmal etmemek gerek... Buranın diline uydu Nihayetinde Fenerbahçe'nin aldığı sonuçlar en azından bu belirlemeleri yanlışlamıyor. Hâl böyle olunca da lider kulüple dilsel münakaşa bir ülke geleneği olarak hemen su yüzüne vurdu. Bu gerilimden buralı ya da yabancı, herkes nasipleniyor! Son olarak