Kiraya nasıl ve neden sınır getiriliyor

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER Kiraya nasıl ve neden sınır getiriliyor Saray medyasının halka dünkü müjdesi "kiraya sınır getirilmesi" haberiydi. Türkiye'de yaşadığımıza göre öncelikle bir noktayı çok açıklıkla belirtmem gerek. Kirada hiçbir mülküm yok. Evimizin geçimine herhangi bir kira geliri dolaylı yoldan bile katkı sağlamıyor. Şimdi gelelim ana konuya. Saray medyasına göre aylardır gündemde olan fahiş kira artışlarıyla ilgili son dakika gelişmesi yaşanmış. Neymiş bu 4 bakanlık ortak düzenlemede yapmış. Adalet Bakanı da bu bakanlar adına milyonların beklediği açıklamayı yaparak "Konut kiralarında, 1 yıl süreyle bir önceki yılın kira bedelinin yüzde 25'ini geçmeyecek şekilde artış yapılabilecek, üzerindeki artışlar geçerli olmayacak" demiş. Bu günün müjdesi buymuş. Klasik adıyla, demek ki kiralara "narh" konmuş. Peki, neden müjde Çünkü birçok kişi kiralık ev bulamıyormuş, ev sahipleri fahiş kira istiyormuş, birçok ev sahibi de fahiş kira isteyebilmek için kiracılarını çıkarmaya çalışıyormuş. İyi de bütün bunların tek sorumlusu ev sahipleri mi Bizdeki sistem batı ülkelerindeki gibi "büyük kiralama şirketlerinin" elinde olsa bu karar makul görülebilir. Ancak Türkiye'de "kira ve ev sahibi" dediğinizde durum çok farklıdır. Bizde aynı anda 15-20 evi kiralayan pek bulunmaz. Elinde bu kadar çok ev bulunan sayısı pek fazla değildir. Olanlar da zaten sosyal konut tipi evlere sahip değillerdir, bunlar genellikle yeni yapılan dev binalardan yatırım amaçlı mülk alanlardır. Ev ya da emlak sahiplerinin ezici çoğunluğu ya kat karşılığı arsadan, ya emekli maaşından, ya miras yoluyla aileden kalan malların sahipleridir. Ev sahiplerinin çok büyük çoğunluğu tıpkı kiracılar gibi kıt kanaat geçinen, yapılan diğer fahiş zamlardan etkilenen sıradan insanlardır. Ancak iktidar öyle bir hava yayıyor ki, sanki "azgın ev sahipleri" diye bir canavarlar ordusu var ve "mazlum kiracıların" canına okuyor bunlar. Saray medyasının "Kiralarda fahiş artışlar" haberlerinden yola çıkarak popülizm yapmaya kalkan iktidar şimdi kiralara sınırlama getirerek serbest piyasa ekonomisinin de ağır yara almasına yol açıyor. Madem öyle, neden sadece kira konusu dile dolanmamalı, diğer mal ve hizmetlerin zamlarına da sınır getirilmeli. Kiraya sınır getiren iktidar neden doğalgazın satış fiyatına bir sınırlama getirmez Bu mantıkla hareket edilecekse, halkın belini büken fiyatlara çıkan ekmeğin, pirincin, peynirin, yağın, tuzun, şekerin fiyatının da belli sınırlar içinde olması gerekmiyor mu İktidar bizzat kendi eliyle zam yaptığı elektrik, akaryakıt fiyatlarına neden bir sınır getirmeyi düşünmüyor Kiraya sanır getirmek hiçbir şeyi çözmeyecektir. Ayrıca enflasyonun resmi rakamlarla bile yüzde 70'e dayandığı bir sırada, kiralara en fazla yüzde 25 artış getirilmesi hem hukuka hem de Anayasa'ya aykırı bana göre. Üstelik bugüne kadar TÜFE gereği yasal yüzde 33 zam yapanlarla bunu kabul edenler arasında da bir tartışma yaratacaktır ki bu konu o da ayrı bir konu. Daha bu yılın başında yüzde 33 olarak açıklanmış kiralardaki yasal artış. KOMİK Bu da o meşhur ekonomi kitabına katkı olsun Doların fiyatı dün bu yazıyı yazdığım sırada 17 lirayı geçmişti. Düşer mi bundan sonra Düşer düşmesine de biraz zor artık. Çünkü anlayış değişmediği sürece olacağı budur. Erdoğan tam 5 ay indirmediği faizlere yeniden değinerek "Kimse bizden faizleri düşürmemesi beklemesin" dedi. Zaten kimsenin faiz artışı falan beklediği yok, tam beş ay boyunca faizlere dokunulmamasını "galiba akıllanıyorlar" diye değerlendiren piyasalar bu açıklama ile yeniden harekete geçti. Çünkü aynı şey yani "Faiz sebep, enflasyon sonuçtur" edebiyatı tekrar hatırlandı. Bu da döviz fiyatlarını hemen yukarı çekmeye yetti bile. Son günlerde Erdoğan'a ciddi bir ekonomi brifingi verildiği anlaşılıyor. O da bunları halka anlatıyor; "Enflasyon yok aslında hayat pahalılığı var" türü seçkin cümlelerle zenginleştiriyor konuşmalarını. Tabii kafası karışan piyasalar da harekete geçiyor ve göstergeler daha da kötüye gidiyor. Sonuçta bu millet "Biz ekonominin kitabını yazdık" sözlerine hala bir anlam veremiyor. AKP genel başkanı ekonomide yeri olmayan teorileri anlatmaya başlayınca vatandaş da kendi ekonomik teorilerini üretiyor haliyle. Son gelen ekonomik teori şöyle; "Yolsuzluk sebep, yoksulluk sonuçtur." Acaba yeni yazılacak ekonomi kitabına bu da girer mi En azından gerçek bir teori bu. (Yine esin kaynağı olan Av. Ahmet Erdem Akyüz'e teşekkür ederim.) MERAK ETTİĞİM ŞEYLER YÖK'te sarayın istekleri tam yerine getirilmedi galiba Geçen hafta çarşambayı perşembeye bağlayan gece yarısı sarayda imzalanan bir kararname Resmi Gazete'de yayınlandı ve yürürlüğe girdi. Buna göre 2016 yılında atanan 6 YÖK üyesi görevden alındı yerlerine 5 yeni üye atandı. İlk bakışta normal bir haber bu tabii ki. Bana da öyle geldi, ama bir profesör arkadaşım "Yok artık, bir kerede 6 üye görevden alınmış, olacak şey değil" demesi üzerine meraklandım. Niye öyle söylediğini sordum. "Bugüne kadar tek seferde 6 YÖK