Hak sahibi emekli bir mühendis gözünden büyük konut projesi

ANALİZ Hak sahibi emekli bir mühendis gözünden büyük konut projesi Sonunda "dünyanın en büyüğü" olarak propagandası yapılan konut projesinin detayları AKP Genel Başkanı Erdoğan tarafından açıklandı. 608 bin lira bedel belirlenen 21 konutlara 2 bin 280 liradan taksitlerle 240 ay vade ile sahip olacak ihtiyacı olanlar. 31 dairelerin fiyatları ise 850 bin lira, ödemesi ise 3 bin 187 liradan başlayan taksitlerle 240 ay vadeyle yapılacak. Erdoğan konutların maliyetinin devlet tarafından üstlenileceğini ilan etti. Aylık geliri 16 bin liranın altında ve evi olmayanların yararlanabileceği projede ev fiyatının yüzde 10'u peşin olarak ödenecek, taksit ödemeleri ise sözleşmenin imzalanıp evler teslim alındıktan sonra başlayacak. Semih Kalkanoğlu bu köşeye de sıklıkla mesaj gönderen emekli bir elektrik mühendisi. Şu anda başka bir iş yapmıyor, kendisine ya da eşine ait bir evi yok, 4 bin 687 lira emekli maaşı ile geçiniyor. Konut projesinin detaylarını öğrendikten sonra bir mektup göndermiş. "Nasıl olacak bu iş, biz nasıl ev alabileceğiz" diye soruyor. Pek çok kişinin aklına takılan soruları bir mühendis kafası matematiği ile çok güzel özetlemiş, sizi de sunmak istiyorum; Can Bey; Ocak 2023'ten itibaren başlayacak bu projelere ilk başvururken 10 peşin ödeme yapılacak (!) Konutların teslimi Erdoğan'ın demesi 2 yıl sonra ama gerçekte bu rakam en az 2,5 yıl olacaktır. Peki, sözleşmeyi imzalayıp 10 peşin ödemeyi yapan ihtiyaç sahipleri evleri olmadığı için hali hazırda kirada yaşamıyorlar mı Yaşıyorlar. Yani hem yaşadıkları konuta kira ödemeye devam edecekler, hem bir şekilde buldukları peşin paranın taksitlerini ödeyecekler Peki düşünelim ki, 15 milyon emeklinin 10 milyonu kirada yaşıyor. Net emekli maaşım 4 bin 687 TL. Yaşadığım konuta ödediğim kira 2 bin 250 TL. İhtiyacımız 31 konut, yani aylık ödeme 3 bin 187 TL. Yani bu iki ödeme toplamı 5 bin 437 TL Bize kalan 1500 lira. Nerede kaldı elektrik, su, doğalgaz, internet, telefon faturalarımız Nerede kaldı aylık yeme içme ihtiyaçlarımız Bu 10 milyon emeklinin 52'si asgari ücret düzeyinde emekli maaşı almıyorlar mı Alıyorlar. Peki bu emekli ailesi aldığı emekli maaşının 30'unu, yani 1650 lirasını bu taksitlere ödemeyecek mi Ödeyecek. Şimdi ilkokul bitirmiş bir yetişkin dahi matematik yapmalı: Haydi düşünelim ki; bir yerlerden 21 konut için 60 bin 800 TL ve 31 konut için 85 bin TL buldu, peşinatı ödedi. Bugün için yaşadığı konuta nereden baksanız en az 2 bin lira kira ödüyordur. Evinin sahibi olduğunda kira gibi taksit ödemesi de artacak. Peki bu aile bir ay boyunca ne yiyip ne içecek, her tür ihtiyaçlarını nasıl karşılayacak! Sadece ve sadece "bir seçim yatırımı" olan, hiçbir zaman gerçekleşmeyecek böylesine dev konut yatırımında gerçekten bir konut sahibi olabilmek için ihtiyacı olan bir ailenin evine her ay en azından 10 bin lira NET para giriyor olması gerek. Peki, tüm bu koşulları taşıyan kaç tane aile var dersiniz İstanbul'da Türkiye'de 18-30 yaş aralığında kaç genç böylesine bir kampanyadan konut sahibi olabilir Ayrıca 240 ay taksitin ucu da açık. TOKİ internet sayfasında taksitlerin "sabit olduğu" belirtiliyor ama önceki akşam televizyona çıkan TOKİ Başkanı "taksit artışları yüzde 25'den fazla olmayacak" dedi ve kafaları karıştırdı. Çok iyi düşünmek ve ona göre tüm bu hayallere aldanmamak gerek. Peki kimler konut sahibi olacak derseniz, biz çok iyi biliyoruz, yine 3-5 maaş alanlar birkaç konut daha alacaklar, yine yandaşlar birer konut daha alıyor olacaklar. Bizim gibi gerçekten konut ihtiyacı olanlar ne yapacak Tabii ki sadece ellerini yalayacaklar (!) SONUÇ: Her şey açıkça görünüyor "dağ fare doğuracak", Türkiye'de gerçekten yoksul ve ihtiyaç içindeki halka seslenmeyen projelerle AKP ve Sayın Erdoğan'ın yaklaşan seçimi "hayaller satarak" kazanmaları olası değil. DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER Saldırıya uğrayan gemi olayı bir anda unutuldu Türk-Yunan gerginliği tam gaz sürüyor. Gerçi bir şey olacağı yok herhalde ama iki ülkenin de en tepe yöneticileri birbirlerine en ağır sözleri söylüyorlar. Belli ki her ikisi de dışa karşı değil de iç politikalarına göre davranıyor. Tam böyle bir aşamada bir Yunan sahil güvenlik hücumbotu daha sonra Mavi Marmara olduğunu anladığımız bir geminin yolunu Çanakkale Boğazı'na girmeden kesti ve uyarı ateşi açtı. Gergin bir ortamda adeta "savaş ilanı" gibi bir olaydı bu. Ama etkisi öyle olmadı. AKP iktidarı, birkaç sert cümle sarf edip işin ucunu bıraktı. Saray medyası da gemi ile ilgili haberlere neredeyse hiç yer vermedi. Niye Bu gemi icradan satın alınarak Somali'de yolcu gemisi olmaktan çıkarılıp Ro-Ro gemisi haline getirilmiş. Ardından Türkiye'ye doğru yola çıkarılmış. Geminin ne bir yerde gemi sicili kaydı varne de geçerli seyahat belgeleri. Adeta korsan bir gemi gibi yol alırken Yunan sahil güvenliğin dikkatini çekiyor. Gemi durdurulmak istendiğinde kaptan hemen Türk Sahil Güvenliği'ni arıyor. Gemide yük olup olmadığı belli değil. Varsa da ne olduğu, son limanının hangi olduğu da bilinmiyor. Anladığım kadarıyla bir anda Türk-Yunan gerginliğine büyük katkı yapacakken konuyu örtbas ettiler. MERAK ETTİĞİM ŞEYLER IŞİD liderinden sonra Sırp çeteci de İstanbul'u güvenli liman olarak seçmiş Üst üste gelen iki olay insanı hem hayrete sokuyor hem de canını şiddetli sıkıyor. İlk haber IŞİD'in en önemli üç isminden biri olan Abu ZeydÜstad Zeyd kod adlı Bashar Hattab Ghazal Al Sumaidai'nin İstanbul'da yakalanması idi. Saray medyası bunu MİT'in olağanüstü başarısı olarak sundu. MİT bu teröristi 7 ay izledikten sonra kıskıvrak yakalamıştı. Oysa zafer diye anlatılan bu olay, Türkiye'nin nasıl bir zafiyet içinde olduğunu gösteriyor. Çünkü bu kişi 7 aydır Türkiye'de