Karanlığa boyun eğme, memlekete sahip çık

14 Mayıs seçim sonuçlarının kesinleşmesi ile Meclis'in yeni rengi belli oldu.AKP'nin yarattığı gerici, halk ve hak düşmanı uygulamalarından bir nebze de olsa uzaklaşmak, ana muhalefetin iddiasıyla "kurtulmak" için gidilen sandıktan yeşile boyanmış bir meclis çıktı.Üstelik bu unsurlar Cumhur İttifakı'nın sandalyeleri ile de sınırlı kalmadı. "Tarikat ve cemaatleri kapatacağız" diyemeyen diğer siyasi aktörler de sandalyelerini yeşile çalan yüzlere terk etti.Millet İttifakı'nda oylarını 3 puan artıran CHP, 169 milletvekili çıkarmış olsa da sırtında taşıdığı eski AKP ortaklarının da etkisi ile milletvekili sayısını düşürerek Meclis'teki yerini alabildi. CHP listelerinden meclise giren 15 milletvekili DEVA, 10'ar milletvekili Gelecek ve Saadet Partisi'nden, 1 milletvekili de İYİ Parti'den.Başımızı Millet İttifakı'nın yeşile çalan yüzünden, Cumhur İttifakı'nın saflarına çevirdiğimizde ise ellerini kollarını sallayarak Meclis'e sokulan laiklik düşmanı, gerici toplamdan HÜDAPAR 4 milletvekiliyle, Yeniden Refah Partisi ise 5 milletvekiliyle bizi karşıladı.HÜDAPAR ve Yeniden Refah Partisi'nin Meclis'e girmesine çocuk ve kadın hakları için çalışan kuruluşlardan tepki yağarken daha önce Genel Başkanı'nın "Kaç yaşında çocuk, neye göre çocuk, kime göre çocuk Şimdi bazıları 20 yaşındadır ama hâlâ çocuktur, bazıları 15 yaşındadır ama olgundur" diyerek çocuk istismarını meşrulaştırdığı HÜDAPAR'dan yeni bir açıklama geldi.HÜDAPAR Genel İdare Kurulu Üyesi Aynur Sülün "Erkekler haksızlığa uğruyor" iddiasıyla 6284 sayılı yasayla ilgili bazı maddelerin ayıklanması ya da kaldırılması gerektiğini savundu.Sülün'ün bu sözleri üzerine kadın ve çocuk hakları için mücadele eden kuruluşlar HÜDAPAR'ın parti programına dikkati çekti.HÜDAPAR parti programında gerici, kadın ve çocuk düşmanı tavrını aynen şöyle anlatılıyordu:-İnsan fıtratına aykırı fiillerin savunulması, düşünce özgürlüğü olarak değerlendirilemez ve himaye edilemez.-İnsan fıtratına ve yaratılışa aykırı sapık inançlar dışında herkes kendi dininde ve dininin gerektirdiği ibadetleri yapmakta serbest olmalıdır. Bu hürriyet, anayasa ve yasalarla garanti altına alınmalıdır.-Diyanet İşleri Başkanlığı özerkleştirilmelidir.-Tüm devlet dairelerinde vatandaşların inançlarının gerektirdiği gibi giyinmesi ve tesettür serbest bırakılmalıdır. İnancının gereğini yerine getirme hususunda özel alan-kamusal alan ayırımı yapılamaz.-Mirasın taksimi konusunda herkes aynı uygulamaya tabi tutulmamalı, her toplumun kendi inanç değerlerine, meşru örf ve adetlerine göre taksim yapabilmelerine imkân verecek şekilde düzenleme yapılmalıdır.-Varisleri olmayan veya bulunamayan kişilerin bıraktığı miras, devlet hazinesine değil fakirlere bırakılmalı veya sadece fakir gençlerin evlendirilmesi, yalnız yaşayan kadınların sahiplenilmesi ve yetimlerin bakımı gibi alanlarda kullanılmak üzere oluşturulacak bir fona devredilmelidir.-Evlenme çağına gelen her erkek ve kadın, evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir.-Aile, toplumun temel birimi olduğuna göre bütün kanun, karar ve ilgili planlar, aile kurulmasının kolaylaştırılması, kutsallığının gözetilmesi ve ailenin korunması ile aile ilişkilerinin tabiî hukuk ve ahlâk temeline oturtulması yönünde olmalıdır. Aile bir erkek ve bir kadının evlenmesi ile kurulur. Bazı ülkelerde vuku bulan eşcinsel sapık ilişkililerle aile kurulmaz. Buna aile denemez. Aile kurumunun kutsallığını ortadan kaldıran bu tür sapık ilişkiler toplum ve devlet tarafından meşru kabul edilemez.-Dini bağlayıcılığı olan imam nikâhı suç olmaktan çıkarılmalı, bu nikâh şekline resmi statü kazandırılmalıdır.-Seküler anlayışın dayatmalarının sonucu suç olmaktan çıkarılan zina, yeniden suç olarak tanımlanmalıdır.-Kadınların çalışma şartları cinsiyetlerinin gereklerine uygun hale getirilmelidir. Eğitim ve sağlık başta olmak üzere, kadınlara hizmet veren kurum ve kuruluşlarda sadece kadınlar istihdam edilmelidir.-Herhangi bir vatandaşın, aile fertleriyle iletişimi hiçbir gerekçe ile kontrole tabi tutulamaz.-Eğitim sisteminin, bugünün ve yarının anlaşılması için İslamî değerleri ve Müslümanların kabul görmüş tarihi tecrübeleri doğrultusunda düzenlenmesi, sadece bilgi devreden ezberci değil, insan yetiştiren, talim eden, terbiye eden bir anlayışla ele alınması gerekliliği üzerinde durulmalıdır.-Fransız eğitim sisteminin kabul edildiği 1867'den bu yana eğitimde kaybedilen bütün İslamî değerler, eğitim sistemine yeniden kazandırılmalıdır.-Kur'an-ı Kerim, Arapça, hadis, ilmihal ve siyer dersleri ilköğretim birinci sınıftan itibaren ders olarak okutulmalıdır.-Eski medreselerimiz restore edilip onarılmalı, medrese eğitiminde geçen süre zorunlu eğitim süresinden sayılmalıdır.-Zorunlu karma eğitimden vazgeçilmeli, isteyen aileler çocuklarını yüksek öğrenim dâhil eğitimin her kademesinde erkek veya kız okullarında okutabilmelidir.-Öğrenciler diledikleri şekilde örtünebilmelidirler-Devlet aile kurumunu koruyan tedbirler almalıdır. Gayr-ı meşru yollardan meydana gelmiş nesil, toplum için felakettir. Örfümüze, değerlerimize ve kültürümüze uymayan batı tipi yaşam tarzının ürünü olan evlilik dışı ilişkiler, nesil emniyetini tehdit eden davranışlardır. Nesebi belli olmayan, anne-baba şefkatinden yoksun, dağılmış aile yapılarında büyüyen çocuklar, devlet için de toplum için de sorun olacaktır. Merhametten, şefkatten yoksun bencil ve ferdiyetçi bir toplumun ortaya çıkmasına sebep olan evlilik dışı ilişkilerin önüne geçilmelidir.-Sorun yaşayıp boşanma seviyesine gelmiş eşler arasında sulhu sağlamak için