Erdoğan ve Kılıçdaroğlu'nun ikinci tur kampanyaları

14 Mayıs seçimlerinin galibi Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Büyük Türkiye Zaferi" temalı kuşatıcı bir söylemle ikinci tura gidiyor. Seçim akşamı yaptığı balkon konuşmasıyla uyumlu bu yaklaşım, teröristlerin haricinde Türkiye'deki bütün toplum kesimlerine "birlikte kazanacağız" duygusu veriyor. Bu, önümüzdeki beş yıl için bütün partilerin seçmenlerine gelin Türkiye Yüzyılı'nı birlikte kurma çağrısı aslında. Yerli-milli hassasiyetlerden hareket eden Erdoğan'ın kampanyası ilk turda milliyetçi seçmende karşılık buldu. Erdoğan sadece PKK ve FETÖ'nün Kılıçdaroğlu'na verdiği desteği ortaya koymadı. Ayrıca savunma sanayii, diplomasi ve terörle mücadelede başarı ile milli hissiyata pozitif anlamda hitap etti. "Muhalefet gelirse terör örgütlerinin önü açılır" şeklindeki "beka" kaygısı bahsettiğim pozitif milli kimliğin tamamlayıcısı konumundaydı. Seçimlerin mağlubu Kılıçdaroğlu ise ikinci tur kampanyasına çok sert söylemlerle başladı. "Sakin güç" diye sunulan ve kalp (herkese sevgi) işareti yapan Kılıçdaroğlu gitti, yerine "mutlaka kazanacağız" diyerek masaya vuran ve "göz oymakla" tehdit eden hırçın bir siyasetçi geldi. Sinan Oğan'ın ve (İyi Parti ve CHP tabanındakiler dahil) milliyetçi seçmenin desteğini alma arzusuyla aşırı sağ söylemlere savruldu. Kılıçdaroğlu, "vatan, ahlak ve vicdan" vurgusu ile hem koyu Türk milliyetçisi bir dile başvuruyor hem de güya "terör örgütleri ile masaya oturma" suçlamasını çözüm süreci dönemine atıfla Erdoğan'a yöneltiyor. "10 milyon düzensiz mülteci" iddiasıyla Suriyeli sığınmacıları kendi seçmeni nezdinde "öteki" olarak kodluyor ve hemen göndereceğini söylüyor. Dahası, Erdoğan kalırsa "10 milyon sığınmacı daha gelecek" iddiasında bulunuyor. Kadın düşmanlığı dâhil neredeyse bütün kötülüklerle iktidarı suçluyor. Böylece, 28 Mayıs'ı sıfırdan yeni bir seçim gibi sunmak isteyen Kılıçdaroğlu tüm ideolojik tuşlara basıyor. Çok sert söylemi yetmezmiş gibi Kılıçdaroğlu'nun 1 milyon vatandaşı sandığa çağırma şekli de kışkırtıcı bir üslup taşıyor. Seçim akşamındaki "biz öndeyiz" ve "seçimlerde usulsüzlük ve ahlaksızlık yaptılar" iddialarıyla birlikte değerlendirildiğinde CHP ve genel başkanının sosyal medyadaki "mahalle baskısını" sandığa taşıma niyetinde olduğu anlaşılıyor. Partisindeki ve ittifakındaki eleştirileri bastırmak ve seçmenini motive