Sebep Belli

En önemli gündem maddemiz son birkaç yıldır, doğrusunu söylemek gerekirse Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildiği 2018'den beri enflasyon özelinde gerçekleşen yıpratıcı ve yıkıcı bir hal alan hayat pahalılığı, milyonları kıvrandıran geçim sıkıntısı ve gözle görülür fakirleşme.. İnsanlar lafta değil fiilen, ciddi ciddi boğazlarından kısarak hayatlarını idame ettirme noktasındalar şu an. En temel ihtiyaçlarını, en sıradan masraflarını bile karşılamakta zorlanan milyonlar söz konusu. Bir ailenin en temel aylık masraflarından olan doğalgaz faturasını ödeyemeyen 4 milyon aileye "Doğalgaz Tüketim Desteği" veriliyor mesela. 450 ila 1150 lira arasında değişen bu desteğin meali, günümüz Türkiyesi'nde 4 milyon ailenin aylık doğalgaz faturasını bile ödeyemeyecek durumda olmasıdır. Bugünün Türkiyesi'nin en çarpıcı vakıası ve gerçekliği hayat pahalılığı ekseninde gerçekleşen geçim sıkıntısıdır maalesef. İçi boş ve temelsiz vaatler, kimselerin inanmadığı iddialı ama gerçeklikten kopuk uçuk hedefler değil tam da bu. En yalın ve çarpıcı haliyle hem de.. Ve elbette ki bu durumun bir de sorumlusu vardır. pushfn('ads'); İnsanların insanca yaşamak için gereksinim duydukları birçok ihtiyaçlarının lüks hale gelmesi ve en asgari düzeyde beslenerek yani karın tokluğuna ve sadece aylık en temel gereksinimlerini karşıladıkları bir hayata itilmeleri, fakirleştiren ve insanı tüketen kapitalist ve anti insani bir süreçtir. Parası olanın, paradan para kazananın servetinin emeksiz ve zahmetsiz katlanması, yetmezmiş gibi bir de güya bir ekonomi politikası argümanıymış havasında faizde parası olana faiz garantisi verilmesi, bu ülke insanına yapılan bir zulümdür. Yaşanan açıkça bir servet transferidir ve elbette ki bunun da bir müsebbibi vardır. İnsanların artık elektrik, gaz, su gibi en temel faturalarını, mutfakların demirbaşı sebze meyveleri, ekmeği, birazcık kıymayı, bir parça beyaz eti bile karşılayamaz duruma gelmeleri, ne eski dönemlerde ne de yakın tarihte şahit olunmuş durumlar değildir. "El parasıyla" yani borçla büyüme ve gelen borçları yani dış kaynakları da tüketim ve inşaata yönlendirme ve inşaat rantını önceleme politikası, ekonomi politikalarının seçim kazanmaya endekslenmesi pragmatizmiyle birleşince sorunlar üst üste birikti ve patladı. Buna küresel koşullar, pandemi, savaş vs de eklenince Türk ekonomisi için kusursuz fırtına oluştu. Elbette ki yüksek enflasyon koşullarında "faiz sebep, enflasyon sonuç" absürdlüğünde ısrar edip faiz düşürmek ve neticesinde hem döviz kurunu, hem enflasyonu ve aslında örtülü olarak da faizi hep birden patlatmanın da bir müsebbibi bulunuyor. Bu sorumsuzca politika, milyonların fakirleşmesine neden oldu alenen. İnsanlar artık bırakın ev alabilmeyi, kiralık ev tutamama