Jeopolitik savaş

YENİ bir dünya kuruluyor. Çevremizde 21'inci Yüzyıl'ın jeopolitik savaşları olduğu bir süreçte, Türkiye'yi yöneteceğini iddia eden CHP omurgasında kurgulanmış Millet İttifakı'nın bir dış politikası var mı YOK. Başkan Erdoğan'ı devirmekten başka bir projeleri de yok. Önümüzdeki yıllarda çok kritik gelişmelerin yaşanması öngörülürken HDP'ye taviz verme, terör örgütü PKK'ya kart açma stratejisi ile şekillenen, CHP-IP-DP-Deva-Gelecek partilerine dayalı iktidar kurgusunda hem bir vizyonsuzluk ve dağınıklık söz konusu. Bir tarafta Kılıçdaroğlu ve dostlarının vizyonsuzluğu, diğer tarafta Başkan Erdoğan ve Cumhur İttifakı'nın bölgesel ve küresel dönüşümün belirsizliğini giderebilecek, ekonomik ve siyasi istikrarı tahkim edebilecek tecrübesi, milli duruşu, Türkiye'nin en büyük şansı. Aziz Milletimiz'in bu gerçekler ışığında, maceraya değil tecrübeye destek vereceğinden şüphemiz yoktur. Yakın coğrafyasında devam eden jeopolitik gerçeklere daha yakından bakmakta yarar var. Bir tarafta Amerika-Avrupa diğer tarafta Rusya-Çin arasında, iki hatta jeopolitik mücadele var. Türkiye'nin merkez olduğu, Baltık Denizi'nden, Doğu Avrupa'ya, Ege Akdeniz'e, Mısır-Basra Körfezi'ne uzanan kuşaktaki her ülke tehdit altındadır. Bugün, Ukrayna'nın büyük güçler arası çatışma alanı olması da jeopolitik savaşın bir parçasıdır. Jeopolitik savaşın ikinci hattı Asya'da yaşanmaktadır. Başkan Erdoğan-Türk Devlet aklı, 2040 yılı stratejisi parantezinde Türk Devletleri Teşkilatı olarak Orta Asya jeopolitik mücadelesinin de içindedir. Kazakistan olayları, örtülü savaşın yene cephesi olmuştur. 2023 yılında yapılacak