Charles de Gaulle'den kalkıp Macron'a iniş-1

Dünya karışık görünüyor. Biraz aydınlatabilirsek biraz anlayabiliriz. Hegemonyayı ("ağalığı") son 75 yılda anlamış olmalıyız. Emperyalizm dersini çalışmakta isteksiz hatta tembel miyiz Bugün ve yarın için lazım. Ama kendine göre anlatanlar az değil. Başta galiba konuşmayı çok seven Fransa Cumhurbaşkanı Macron var. Sık sık "Dünya şöyle, böyle" diyor. Geçen aylarda Fransa'nın dışişleri kadrolarıyla kapalı bir toplantı yapıp ilginç ve keskin vurgularla konuşmuş. Okuma fırsatı insanda bir soru uyandırıyor: Emperyalizmin ağır sıkletini biliyoruz da orta, hafif sıkletleri de olur mu Nasıl bir şey olur ki bize dünyayı daha iyi öğrenme bilgisi versin COMPIEGNE ORMANI'NA DOĞRU Macron'a hemen girmeyelim. Sona bırakalım. Biraz geriden başlayalım. 1930'ların Fransası 19. yüzyılın mirasını sürdürmüştür. "Matlaşmış" bir mutabakatla: 1789'un kazandırdığı toprak mülkiyetine sıkı sıkı yapışmış köylülerle, kendi işyerlerini elde etmiş bir orta sınıfın durağan mutabakatı. Bunun ağırlığı. Ve yanı sıra pek yaratıcılığı olmayan, tutucu sanayi sınıfı. Ve o Fransa 17. yüzyıldan beri sömürgeciydi. 1930'a bagajında 70 milyona yakın sömürge ahalisiyle girdi. Sömürgeler basit üretim düzeyinde tutuluyordu. Gelişme fırsatı verilmezdi. Ağır vergi altında varlıklarını sürdürürlerdi. Fransa 1930 dünya buhranına birkaç yıl gecikmeyle katıldı. Altın rezervi hızla eridi. Siyasetteki ısrarlı "orta yolcu"lukla ekonomisi krizlere saplandı. "Sol"dan çok korkan "sermaye"si, 1936'da Blum başkanlığındaki Halk Cephesi iktidara gelirken "Blum geleceğine Hitler gelsin!" diyordu. Az sonra öyle oldu. 22 Haziran 1940'ta Hitler, Compiegne Ormanın'daki vagonda 1918'in rövanşını alarak Fransa'ya kayıtsız şartsız teslimi imzalattı. Fransız entelektüellerine de "Bu ülke adam olmaz!" muhabbeti kaldı. KURTARICI NEREDE KALDI Önce General De Gaulle geldi. Londra'da sürgündeki "Özgür Fransa Ordusu"nun başındaydı. Fransa'da, komünistlerin önderliğindeki "Direniş"le işbirliği yaptı. Müttefikler Paris'i teslim aldıktan hemen sonra, 26 Ağustos 1944'te büyük yürüyüşün başında kente kurtarıcı olarak girdi. Hükümeti kurdu. Ve yanı başında kendisine savaş yıllarında malzeme ikmali yapmış Jean Monnet vardı. Jean Monnet Monnet, Fransa'nın ve Avrupa'nın 1945'le başlayan yeni dönemine damga vuracak, pratik adam olarak yetişmişti. Pazarlamacılıktan yatırım danışmanlığına ve ciddi müzakereciliğe uzanan geniş tecrübe yelpazesine sahipti. Dünyayı gezmişti. Amerika'da uzun süre kalıp yakın dostluklar edinmişti. Amerikan sanayi kapitalizminin büyük atılımına tanıktı. Bunun o büyük coğrafyanın sağladığı büyük piyasalarla ve büyük şirketlerle yaratıldığına, kısacası "büyük ölçek"le başarılabileceğine inanmıştı. 1930'larda Moskova'ya gitmişti. Bir büyük sanayi hamlesinin ancak planla yapılabileceği görüşüne varmıştı. Yani, hem Amerika hem de Sovyetler'inki gibi bir plan! Fransa'nın sıradanlaşmış, ufuksuz, yenilgiyi kabullenen siyaset sınıfından öneri beklenemezdi. Monnet düşüncesini De Gaulle'e anlattı. "Plan Komiserliği" (Commisariat du Plan) kuruldu. Kendisi Plan Yüksek Komiseri oldu. (Makamlara meraklı değildi. İş görme adamıydı.) 1946'dan başlayarak Beş Yıllık "Modernizasyon ve Yeni Donanım Planı" yaptı. Üst üste iki beş yıl. Fransız ekonomisinin önü açıldı. Yeni gelişme zemini yaratıldı. Tarihi önem taşıyor. (Ünlü üniversitelerimizden birinde Jean Monnet Merkezi var. Tanıtımında Monnet'nin plancılığı üzerine tek satır yok!) Charles de Gaulle BİR ELİNDE CIMBIZ, BİR ELİNDE AYNA Kurtarıcılık kâğıt üzerinde olmuyor. Hele 1945'in ezik Fransası'nda. Monnet kaynak bulmak zorundaydı. Ondan başkası da bulamazdı. Planın motoru, ekonominin öncelikli noktalarını harekete geçirecek olan demir çelik sektörüydü. Bu, coğrafyada Almanya'nın Ruhr bölgesi (kömürün ana damarı) demekti. (Ayrıca Lorraine'in demir cevheri, Saar'ın çelik tesisleri.) Oralar Almanya'ya sanayi ve savaş malzemesi yaratan yerlerdi. Fransa 1945'te Ruhr'un bağımsız bir devlet olmasını baş gündem maddesi yaptı. Ruhr'un kaynaklarıyla Avrupa'nın demir çeliğinde birinci olmak ve olası bir Alman "saldırganlığı"nı baştan önlemek Fransa'nın vazgeçilmez hedefiydi. Gelgelelim aynı tarih ABD'nin de "dünya ağası" (hegemon) olma yolunda ilk büyük adımı ile çakışıyor: 1947-'48. Bunu daha önce yazdım. Şimdi şunu eklemeliyiz: Fransa'nın adım atabilmek için Ruhr'a, ABD'nin ise dünya ölçeğinde (daha küçük olamaz!) Soğuk Savaş stratejisini yerleştirebilmek için önce Avrupa'yı bölerek kıtanın batısına ihtiyacı var. İkisinin kendi ekonomik ve jeopolitik hedefleri farklı. Nasıl olacak Büyük hedef küçüğü içinde eritecek! Nerede 26 Şubat 1948'de, Almanya meselesi için toplanan üçlü Londra Konferansı'nda. Ayrıntıya girmeyelim. Orada ABD ve İngiltere, Fransa'yı Ruhr'lu hedefinden vazgeçirdiler. Kâğıt üzerinde bir "Uluslararası Ruhr Makamı" kuruldu fakat bunun yetkilerini kararlaştıracak oturumdan bir gün önce (kasım ayında) Birleşik ABD ve İngiliz bölgesi askeri komutanları Ruhr'u özel kesime, şirketlere devreden bir yasa çıkarıverdiler! İş bitti. Artık hükümette olmayan General de Gaulle köpürdü ve bunun "20. yüzyılın en berbat kararı" olduğunu bir basın toplantısında vurguladı. Ekleyelim: Daha önce, ABD ve İngiltere üç işgal bölgesini birleştirerek bir Federal Alman Cumhuriyeti kurulması için Fransa'yı ikna etmişlerdi. Ve Fransız Meclisi'nde; 17 Haziran'da dört oy farkla geçen bir kararla Batı Almanya nur topu gibi doğmuş oldu. Konferansın amacı zaten bu idi. Olağanüstü sezgilere sahip Orhan Veli "Ne atom bombası ne Londra Konferansı; bir elinde cımbız, bir elinde ayna; umurunda mı dünya" dediği zaman, "dünya ağalığı"nın senaryosunu bizlere önceden haber mi vermiş oluyordu AVRUPA AVRUPA, DUY SESİMİZİ! Bir ara maçlarda öyle bağırırlardı. Ancak konudan ayrılmayalım, Monnet bütün bunlara Avrupa çapında bir Fransa tasarımıyla bakarken de herhalde böyle sesleniyordu. Acheson'dan başlayarak, saymakla bitmeyecek Amerikalı dostları ile bu zeminde buluştu. Bir kere, Batı Almanya'nın doğuşundan sonra Avrupa'ya inen Marshall dolarlarının yarıya yakınını Fransa'ya çekti. Planın finansmanı ve girdileri sağlandı. İkincisi, Monnet'nin kıta coğrafyasını kapsayacak "Avrupa Birleşik Devletleri" projesidir. Bunun başlangıcını Ruhr meselesinin pratik çözümünde gördü. Artık Almanya ile hasımlık tarihe gömülmeliydi. Onun yerini ikisinin oluşturacağı bir Avrupa ekseni almalıydı. Avrupa Kömür Çelik Birliği taslağı yaptı. Fransız Dışişleri Bakanı Schuman bunu benimsedi, Alman Adenauer seve seve kabul etti. Tarih 1952. Monnet'yi bunun ilk başkanı yaptılar. Avrupa Birleşik Devletleri için Eylem Komitesi kuruldu. Komite önce Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu'nun (Euratom), ardından da Ortak Pazar'ın (bugünkü AB) yolunu açtı, başlattı: 1958. (De Gaulle'ün o tarihlerde bunlardan hoşlanmadığını kaydedelim.) Kısacası, Monnet kabına sığmayan ve büyük projeler yapıp onların peşine düşen bir ilginç adamdı. DÖNÜŞ Buraya kadar Fransa'nın Avrupa'da iddialı olma arzusuna Anglosaksonlar farklı bir yön veriyorlar. Onu ABD'nin Soğuk Savaş senaryosuna alıveriyorlar. Rıza göstererek kaynak