Hata yapanı çıkar, ne güzel dünya!

Futbolun hatalar oyunu olduğunu bir kez daha anımsatalım, belki bazı taraftarlar unutmuşlardır! Niye mi Kaptan Necip Uysal... Tam 14 yıldır Kartal'ın kanatları altında... İtfaiye eri gibi, nerede yangın varsa, oraya koşuyor. Tekniktir, değildir, ayrıntıya girmenin alemi yok... Ben rakamlara bakarım, adalet kantarımda tartarım. Neredeyse 400 maça çıkmış kaptan, Kartal'da 4 Süper Lig, 2 Türkiye Kupası ve 1 Türkiye Süper Kupası kucaklamış... Her gelen teknik adam ondan bir türlü vazgeçmemiş. Bu soruyu kendinize hiç sordunuz mu, onu protesto edenler! İçiniz hiç mi sızlamadı Kale hariç her yerde oynayan bir fotoğraftan söz ediyoruz... Nerede kaldı sizin vefa duygunuz, daha düne kadar alkışladığınız Necip'i hata yaptığı için protesto ediyorsunuz, ayıptır, günahtır! O pası arkadaşına vermek istedi, kısa düştü, tamam, peki arkadaşı biraz hamle yapsa o topu alamaz mıydı, bal gibi alırdı. Dedik ya hatalar oyunudur bu... Peki Ismael'e ne diyeceğiz, her hata yapanı oyundan alırsanız, sahada hem adam bulamazsınız, hem de o oyuncuları bir bir kaybedersiniz! Kaldı ki sen de hata yapmıyor musun, ki yapıyorsun, özellikle oyuncu hamlelerinde seni de mi yedeğe çekelim, tribüne mi çıkaralım! Net pozisyonları gole çeviremeyenlere ne diyeceğiz Olur, gol de atarsınız, gol de kaçırırsınız, bu oyunun genlerinde var, hatalar da futbolun tuzu - biberidir! Kartal yenilmezlik unvanını sahada bırakmasına karşın maç bitiminde taraftarların futbolcuları soyunma odasından çağırmaları bence alkışlanacak bir davranış biçimidir. Kaldı ki, daha ilk haftalardayız, bir yenilgiyle zirve hesabınız şaşmaz, daha bu köprünün altından çok sular akacak, unutmayalım! Son şampiyon Trabzonspor'un iki mağlubiyeti var, artı Devler Ligi'nde hayal kırıklığı yaşadı, ligde yara aldı, ancak bu tabloya bakarak, zirve yarışında yok mu sayacağızÖnce uçaklar iniyor sonra paralar uçuyor! Takım ismi önemli değil, kulüplerimizin transfer politikalarını anlamakta zorluk çekiyorum. Bir uçak iniyor, bir uçak kalkıyor! Sonra bir bakmışsınız ki, yabancı mezarlığa dönüşmüş ortalık. Yeni bir teknik adam geliyor, kafasındaki şablonu uygulamak için kadroya bakıyor, uymayanları 'gönderin' diyor! Adamın umurunda mı, işine odaklanmış, haklı... Yönetim getirmiş, kapı gibi sözleşmeler yapmış, tribünde otursalar bile tıkır tıkır paralarını alıyorlar! Sonra da göndermek için adeta göbekleri çatlıyor, çalmadık kapı bırakmıyorlar. Yetmezmiş gibi çıkıp, ekonomiye düzlüğe çıkarmaktan dem vuruyorlar! Bu kafayla bırakın ekonomiyi düzlüğe çıkarmayı, bir bakmışınız ki transfer tahtanız kapanmış, UEFA'nın kılıcı tepenizde dolaşıyor! Bu düşüncem tüm kulüplerimiz için geçerlidir, bu anlamda çok örnekler var, hadi birisini yazalım, konuyu kapatalım. Fenerbahçe, dünyaca ünlü Jorge Jesus'u getirmiş, kariyeri de başarılarla dolu. Adamın bir oyun anlayışı var, bunu yaşama geçirmenin yolu da sistemine uyan kramponlardan geçiyor. Fenerbahçe'de 14 yabancı kuralı sebebiyle Bruma, Novak ve Lemos kadroya yazılamadı. Özellikle Bruma sezon başında gelmesine rağmen sıkıntı yaşadı. Bruma'nın 1