Sağlık sektöründe anlamlı iş birliği

Bu hafta benim için çok heyecanlıydı. BP Klinik kurucusu olarak Türk Kanser Derneği ile çok önemli bir iş birliği projesinin lansmanını yaptık. 'Genlerinizin liderliğinize ihtiyacı var' mottosuyla yola çıktığımız proje, adeta yıllardır bu köşeden ve fırsat bulduğum her mecradan size anlatmak istediklerimin bir özeti gibi. Öncelikle sizlere Türkiye'nin en köklü sivil toplum kuruluşlarından Türk Kanser Derneği'nden bahsetmek istiyorum. Kurulduğu günden bugüne kadar milyonlarca imkanı kısıtlı kanser hastasına; tarama, tedavi ve takip, psikolojik destek, beslenme danışmanlığı, ikinci görüş, palyatif bakım ve onkoloji koçluğu konularında destek olmuş ve olmaya devam edecek bir dernek. Belediyeler ve kurumlarla birlikte iş birliği içerisinde toplumu bilgilendirmek amacıyla konferans ve seminerler düzenliyorlar. Bu değerli oluşumun Yönetim Kurulu Başkanı ve lokomotifi Sayın Burak Duruman. Yıllardır onkoloji camiasından biri olarak yaptıklarını hep ilgi ve takdirle izledim ve gerçekten şimdiye kadar söylediklerimin imzası niteliğindeki bu projeyi de kendileriyle gerçekleştirmek istedim. Çağrıma cevap verip birlikte yola çıkmamız benim için gerçekten büyük bir onur oldu, kendilerine bu köşeden de teşekkür etmek istiyorum.'Genetik testler'Projeye gelirsek; aslında biz "Sağlıklı kalabilirsiniz, hastalanmamanız mümkün" diyoruz. Kovid-19 ile tanışmadan önce sağlıklı yaşamak bir tercih iken, günümüzde sağlıklı yaşamak bir zorunluluk haline geldi. Bu nedenle son günlerde vücudumuz hastalık ile tanışmadan alınacak önlemler gündemde. Önlemlerin başında ise genetik testler gelmektedir. 'Genlerinizin liderliğinize ihtiyacı var' mottosuyla yola çıkılan proje kapsamında Türk Kanser Derneği ve BP Klinik, insanları genlerini tanımak, farkındalığını yükseltmek adına iş birliği yapıyor. Bunu da İstanbul Levent'te BP Klinik'te düzenlenen basın lansmanı ile duyurarak, Türk Kanser Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Duruman ile daha çok insanı hastalık ile tanışmadan genetik testlerin yardımı ile genlerinin liderliğine inanmaya davet ettik. Artık hastalıkların pek azının kalıtsal olduğunu, kanser başta olmak üzere birçok hastalığın sebebinin seçimlerimiz olduğunu biliyoruz. Yine bildiğimiz bir gerçek, sağlığımızı dedikodulara göre değil, farklılıklarımıza göre davranarak yoluna koyabileceğimiz. Hayat tarzımızı, stilimizi, yediklerimizi, içtiklerimizi ve deneyimlediğimiz her şeyi şuna buna değil de gene göre seçmemiz gerektiği. Her gün sosyal medyadan veya konvansiyonel medyadan bizlere onlarca diyet, koruyucu olduğu iddia edilen vitamin veya besin takviyesi öneriliyor. Ancak, sağduyumuzun ve bilimin ışığında hepimize iyi gelecek bir ilaç, bir tedavi, bir yaklaşımın olmadığını biliyoruz. Aksine wellbeing dediğimiz 'iyi hissetme' durumunun bir şartı var; hepiniz diye bir kolaycılık yok, her biriniz diye bir çözüm var. Bu çözüm için de yapmamız gerekenler çok zor değil. En basiti, algımızı komşumuzdan, falanca hanımdan, filanca hastadan ayırıp kendimize çevirmek. Vücudumuzun, beynimizin, bünyemizin sevmediğini zorla içeri almamak. Bunun bir adım ötesine gidebilecek maddi-manevi gücümüz varsa genetik testlere başvurmak ve kendimizi, hücrelerimizi biraz daha iyi ve net tanımak. Yani 21'inci yüzyıl bilim ve teknolojisinde 'iyi hissetme' avantajını genetiğimize göre sağlamak.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-"