Kötülüğü eğlence sanmak

Türkiye'nin gündemi sürekli değişiyor. Bir olayla ilgili bir durum tespiti yapmak ya da gelişmeleri değerlendirmek ya da bir çözüm üretmek mümkün değil. Anında başka bir olay patlak veriyor. İşin tuhaf yanı "farklı" gibi görünen hep "aynı" olaylar. Ortak noktaları kötülük! İsimler değişiyor, tarihler değişiyor, mekan değişiyor, olayların nedeni, niçini, nasılı değişiyor ama olayın kendisi değişmiyor.Birkaç gündür sosyal medyada paylaşılan, zaman zaman yazılı ve görsel basında da yer bulan birkaç dakikalık, 100'e yakın video izledim. Çoğu mobeselere yakalanmış, bıçaklı, sopalı, silahlı çığırından çıkmış insanların sudan sebeplerle yol açtıkları şiddet üzerine. Bir kısmı da insanları aşağılayarak komiklik yaptığını sananları konu alan videolar.Mesela medyada da geniş yer bulan, yoğun bakımda yaşlı bir kadının yüzüne para fırlatarak, onu aşağılayan, dalga geçen sağlık personelinin videosu. İzlediğim şey Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin "Bir insanın nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden akıl seviyesini anlarsınız" ifadesinin vücut bulmuş hali gibiydi. Utanç vericiydi. Medya bunu yapan sağlık personeli hakkında soruşturma başlatıldığını, dört kişinin tutuklandığını yazmakla yetindi Peki bu kadar mı Sağlık personelinin ifade verirken "eğlence amaçlı yaptık" savunmasını değerlendirmeyecek miyiz Tabii ki eğlenme amaçlı yapmışlar bu o kadar belli ki! Birkaç yıl önce ölüm döşeğindeki hastalarla selfie çekip, aşağılayıcı yorumlarla bunu sosyal medyada paylaşan hemşirenin kendi kendine eğlenmesi gibi. Sorun da bu zaten. Bu kötülüğü eğlence sanmalarında. Ve bizim asıl meseleyi es geçmemizde. Asıl mesele, ne oldu bize Eğlence anlayışımız mı değişti Nasıl bir nesil yetişti ki, kötülüğü, çirkinliği, utanç verici uygunsuz söz ve davranışları eğlence olarak algılayabiliyorNasıl bir nesil yetişti ki, kötülüğü, çirkinliği, utanç verici söz ve davranışları eğlence olarak görebiliyor Neye güldüğümüz ya da neyin bizi eğlendirdiği kadar, neyin bizi öfkelendirdiği de önemli. Görünen o ki, sadece eğlence anlayışımız değişmemiş. Kendi istediği olmayınca fevri davranışlar sergileyen insanların şiddet eğilimi de dehşet verici. İkisi müfettiş ve biri mühendis olan üç kişinin istek şarkıyı söylemeyen bir sanatçıyı, kırdıkları bira bardaklarıyla darbedip öldürmeleri gibi. Şimdi de bu eğitimli cahillerin yargıda hak ettikleri cezayı almaları üzerine yazıp çiziyoruz. Ama bu şahıslar nefretle, hınçla saldırmışlar. Aynı mahallenin linç kültürüyle beslenmiş çocukları gibi, birbirlerini durdurmaya da çalışmamışlar. Bunun gerçek nedenlerini sorgulamadığımız için, bir insanın ölümüyle sonuçlanan olayın bir şarkı meselesinden çıktığına kendimizi inandırmaya çalışıyoruz belki devar taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6841303;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6841303;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarbelma-akcurakotulugu-eglence-sanmak-6841303' });Belki de asıl mesele kültürel kimliklerin çatışmasında. Çünkü bu çatışmalar; hasbelkader diploma sahibi olmuş, torpille