Kolu kanadı kırık çocuklar

11 Şubat 2003...Hakkâri'ye kar yağıyor ve Kurban Bayramı'nın ilk günü. 14-15 yaşlarında ortaokul öğrencisi dört çocuk mahallelerinde eski bir medrese önünde sigara içerken, yanlarında bir ekip otosu duruyor. Polisler hemen orada çocukları gözaltına alıp karakola götürüyor. Suçları; karın üzerine, ayakkabılarıyla karı ezerek slogan yazmak! Bu tür davalardan geriye ne kalırsa bizim elimizde de o kalıyor; çocukların dava dosyalarına giren anlatımları:"... Çocuklar, emniyete götürüldüklerini, bir komiserin kendilerine sinkaflı küfürlerde bulunarak kar üzerinde ayakkabılarıyla slogan yazdıklarına dair suçlamalarda bulunduğunu, saçlarından çektiklerini, tekme ve tokatla kendilerini darp ettiklerini, saatlerce karın altında bekletildiklerini, ayakkabı izlerinin alındığını ve gözlerinin kapalı olduğunu, okumalarına izin verilmeden kendilerine ifade imzalatıldığını, götürüldükleri doktorun kendilerini muayene etmediğini, emniyete tekrar getirildiklerini, yine saçlarından tutmak suretiyle yukarı kaldırdıklarını, tokat attıklarını, ölümle tehdit edildiklerini, bir gece gözaltında kaldıklarını ve hiç uyuyamadıklarını beyan ettiler..."Emniyet kardaki ayak izlerinin çocuklara ait olduğu iddiasıyla çocukların "suç aleti" ayakkabılarını incelenmek üzere kriminoloji laboratuvarına gönderirken, savcı ifadelerini aldıktan sonra çocukları serbest bırakıyor. Adı üstünde çocuk olduklarından, suçun fârik olup olmadıkları konusunda rapor almaları için çocuklar Van'da bir psikoloğa gönderiliyor. Psikolog tek bir soru soruyor: "Okula gidiyor musunuz"Çocuklarla ilgili benzer birçok dava dosyası arşivlerde mevcut ve bunların çoğu ya takipsizlik ya da beraatle sonuçlandı. Öyle ki o yıllarda yapılan bir araştırmada ceza davalarının yüzde 56'sının boş yere açıldığı saptandı. Koca koca adamların, çocuklara yönelik şiddeti ne zaman bir habere konu olsa 20 yıl önce masamda haber yapmak için beklettiğim bu dava dosyasını hatırlarım. Hıncını, öfkesini, nefretini daima çocuklardan çıkaran bir Türkiye profiline nasıl dönüştüğümüzü anlayabilmek için belki de...var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6925412;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6925412;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarbelma-akcurakolu-kanadi-kirik-cocuklar-6925412' }); Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, her dört yetişkinden biri çocukluğunda fiziksel şiddete maruz kalmış. Bu, bize yetişkinlerin neden şiddete bu kadar eğilimli olduğunu da anlatıyor20 yıl sonra...21 Mart 2023. Diyarbakır Lice'de 10-14 yaşında iki çocuk... Nevruz'u kutlamaları sırasında bir ateşin yanında beklerken polisleri görünce korkup kaçmaya çalışıyorlar. Polisler 14 yaşındaki çocuğu yakalayıp tenha bir yere götürüyor. Burada ellerini ve ayaklarını bağlayarak öldüresiye dövüyorlar. Silahın dipçiğiyle başına yüzüne darbeler alan çocuğu bir çukura atıyorlar. Çocuk hastaneye kaldırılırken, polisler soruşturma kapsamında tutuklanıyor.Son yıllarda, hatta son birkaç aydır her şeyi tartışıyoruz; depremle yok olan hayatları, siyasetin üslubunu, kamu kurumlarının nasıl iş yapamaz hale geldiğini, hayat pahalılığını, seçim vaatlerini, hukuku, hukuksuzluğu, işsizliği, kiraları, dizileri, sığınmacıları, kadın cinayetlerini...