Kim sokakta yaşamak ister ki!

Önlerinden geçiyoruz. Bir çöp konteynerinin yanından geçer gibi geçiyoruz. Bazen o perişan hallerine bakıp üzülüyoruz bazen de ayakaltında dolaşıyorlarmış gibi rahatsız oluyoruz. Onlara manzarayı kapatan, şehrin silüetini bozan bir taş yığını gibi davranıyoruz. Ve aslında hiç görmüyoruz. Otobüs duraklarını, merdiven altlarını, kahve köşelerini, surları, parkları, bankları, köprü altlarını kendilerine mesken yapmalarını her defasında "dünyanın düzeni bu" kayıtsızlığıyla karşılıyoruzSokakta yaşayan evsiz insanlar toplum için ya tinercidir ya uyuşturucu kullanıyordur ya da geçmişte, acıklı hikâyesi olan bir delidir. Medyada hatırlanmaları ve haber olmaları için kışın dondurucu soğuklarını beklemeliyiz. Belediyeler, çeşitli yardım kuruluşları ise onları sokaklardan kurtarmak yerine, yaşamlarını dönüp dolaşıp yine sokakta sürdürebilmeleri için geçici katkı sağlıyor. Biri montunu verir, biri ayakkabısını. Önlerine bir şilte atılır, bir tabak yemek konur. Hepsi bu! Ve bu kısır döngü yıllardır bu şekilde, bu anlayışla, bu haliyle devam ediyor.Dünyanın birçok ülkesinde kalıcı çözüm üretilemediği için evsizler konusu giderek büyüyor. 2017 raporlarına göre, 1.2 milyarın üzerinde insan sürdürülebilir ve karşılanabilir barınma garantisinden mahrum. Bugün bu rakam 1.8 milyara ulaştı. Yani dünya nüfusunun yüzde 20'sinden fazlası. 100 milyondan fazla insan da tamamen evsiz yaşamakta. Türkiye'de de ekonomik sorunlar, ailevi nedenler ve uyuşturucu, alkol gibi sebeplerle sokakta yaşayanların sayısı artıyor. Bazı yardım kuruluşlarına göre bu rakam 70 bin; yüzde 90'ı erkek yüzde 10'u kadın. Yüzde 70'i Türkiye vatandaşı ve yüzde 30'u ise yabancı uyruklu. Batıda da durum farklı değil. Evsizler katlanarak artıyor.Biz hâlâ sokakta yaşayan insanların dramatik hikâyelerini okurken, Batı sorunu çözecek projelerin peşinde. 1990'lı yıllarda Psikolog Dr. Sam Tsemberis, tedavi ettiği hastaları New York sokaklarında dolaşırken gördükten sonra "önce konut" fikrini ortaya attı. Bu aslında barınma değil, iyileştirme amaçlı bir projeydi. Bir başka deyişle mümkün olan en kısa sürede koşulsuz, kalıcı konut ve sonrasında diğer destekleyici hizmetleri sunan bir poliçe. Bazı ülkelerde hükümet politikası haline geldi. Houston şehri 2012'de bu yöntemle 25 binden fazla insanı sokaktan alarak evlere taşıdı. Yani diyorlar ki; sokakta yaşayan insanın kendi hayatının kontrolünü ele geçirebilmesi için herhangi bir ön koşul olmaksızın insanlara önce ev ardından ihtiyaçlarına uygun destek sağlayın. Bu projeyi benimseyen ülkelerde, sadece sokakta yaşayanların sayısında azalma olmadı; iş, sağlık, alkol, uyuşturucu gibi sorunların çözümünü de kolaylaştırdı. Devlete olan maliyetleri de düştü.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6859579;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6859579;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarbelma-akcurakim-sokakta-yasamak-ister-ki-6859579'