Gazetecilikte mesafe ayarı

Son zamanlarda yorumsuz haber bulmak neredeyse imkânsız hale geldi. Yorumların önemli bir kısmı da seçime değil de sanki bir kavgaya hazırlanıyoruz kıvamında. İşin tuhafı bu yorumları adaylardan, siyaset ve toplumbilimcilerden çok gazeteciler yapıyor. Çeşitli haber kanallarına, tartışma programlarına konuk olan bazı gazeteciler, meslek etiğini bir tarafa bırakıp, taraf oldukları partinin bir neferi gibi davranmakta bir sakınca görmüyorlar!Medyadaki sorun artık sadece kamuoyunu manipüle eden yalan yanlış haberlerdeki ısrarın sürdürülmesi değil. İrili ufaklı pek çok partinin kitleleri endişeye sevk eden kutuplaştırıcı, ırkçı, ayrımcı, tehlikeli söylemlerini meşrulaştırmak da değil. Sorun; kendilerini iktidar ya da muhalefete göre konumlandıran bazı gazetecilerin, çeşitli haber kanallarında, tartışma programlarında seçime katılacak adayları ve partileri, kendi siyasi tercihleri üzerinden yorumlamasında. Sandığa gidecek seçmene saygı duymayıp, kendi düşüncelerini ve görüşlerini dayatmasında... Bu da toplumda daha fazla kutuplaşma, daha fazla siyasi istismar ve manipülasyon demektir. İnsanların gerçekleri araştırmak yerine, kendi görüşlerini doğrulayacak haberleri aramaları ve takip etmelerini sağlamak ve daha da önemlisi demokratik süreci etkilemek demektir.Buradaki en önemli paradoks, gazetecilerin yaptıkları yorumlarla kamuoyunu her bakımdan yine taraflı, yalan yanlış yorumların alıcısı haline getirmelerinde. Bir süre sonra hem gazeteci hem de seçmen açısından gerçeklerle yorumlar birbirine karışır ve siz de neyin gerçek neyin yorum olduğunu algılayamaz hale gelebilirsiniz.Gazeteciler partizanlığa bu kadar hevesli olunca, hayliyle bir siyasi parti de "basın toplantısına davet" yazısında, bir fiyat tarifesi çıkararak, toplantıya katılacak basın kuruluşlarına ödeme yapılacağını belirtecek kadar pervasız olabiliyor.Elbette her gazetecinin siyasi bir görüşü ve duruşu vardır. Ama mesele görüşünüz ne olursa olsun hem iktidara hem de muhalefete mesafeli yaklaşma ve soru sorma kültürünü edinmenizdir. Birine soramadığınız soruyu diğerine de soramazsınız. Birinin hatalarını görmezden gelip diğerini eleştiremezsiniz. Yani gerçek gazeteci olmak gerçekten çok zordur. Soru soramayan bir gazetecinin kendi siyasi görüşü veya siyasi parti tercihi üzerinden olayları yorumlaması, tarafsız bir habercilik anlayışına uygun değildir. Mesele bu kadar basit! Zaten seçmenin de bir gazetecinin görüşüne, fikrine, yorumuna değil, habere, bilgiye ihtiyacı var. Bir gazetecinin ne düşündüğü, hangi partiyi desteklediği seçmeni ilgilendirmiyor.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6932453;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6932453;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarbelma-akcuragazetecilikte-mesafe-ayari-6932453' });Hatırlarsanız 2016 yılında ABD medyasında da bazı gazeteciler, siyasi kampanyaları destekledikleri iddiasıyla ağır eleştirilere