İttihatçı kafalar-2

ÖNCEKİ gün Batı basınında ilginç bir analiz vardı. Türkiye'de muhalefetin tek hedefinin olduğu belirtiliyor "O da Erdoğan'ı indirmek" deniliyordu. Muhalefetin bunun dışında bir projesi, bir programı olmadığı vurgulanıyordu. İttihatçı zihniyet böyledir. Her şeyi aşık oldukları Batı'dan bekleyen bir kafa yapısıdır bu. Sultan Abdülhamid Han döneminde de aynı kafalar sahnedeydi. Tek dertleri vardı o da "İndirmek". Masonuyla, Ermenisiyle, Yahudisiyle elele vererek indirmek için varlarını yoklarını feda ettiler. Tanzimat'tan itibaren başlayan Batı hayranlığı, devşirme masonlara görev verilmeye başlanmasıyla birlikte göldeki sazlar gibi her yerde türeyen mason locaları ve bunlara üye olmak için kuyruğa giren içimizdeki Batı aşıkları yüzünden bir imparatorluk parçalara ayrıldı. Geçtiğimiz günlerde CHP-HDP-Saadet, Davutoğlu, Babacan ile kol kola yürüyen İyi Parti lideri, Sultan Abdülhamid Han dönemini örnek göstererek, "1908'de istibdada karşı koyan ruh neyse gezi de odur" diye ayaklanmaya alkış tutuyordu. Abdülhamid Han'ın İttihatçı-işbirlikçi Batıcı kafalar yüzünden indirilişinden belli ki memnundu. Halbuki o Abdülhamid Han, para karşılığı Filistin'i isteyen Yahudi Teodor Herz'e "Orayı kanla aldık kanla veririz" diyordu. Abdülhamid Han indirildikten sonra iktidarı ele alan bu İttihatçı kafalar çok kısa bir sürede koskoca İmparatorluğu yıldırım hızıyla darmadağın ettiler. Tıpkı bugünkü muhalefet gibi "Ne işimiz var oralarda" dediler. 12 ada için bile gelen "Siz alın" teklifini, "Alıp da başımıza bela mı edeceğiz" diyerek geri ittiler. Batı aşkına İngilizci-Almancı- Fransızcı diye bölünüp, kime çalışacaklarına dair birbirlerine girerek bu ülkeyi savaşa soktular. Tek bir projeleri ve programları yoktu. Batı'dan, ziyaret ettikleri elçilerden ne talimat gelirse onu uygulamak en büyük projeleriydi. Batı aşkına "İndirme" sevdasına kapılanlar yüzünden neleri kaybettiğimiz konusunu bu ülkede kimse çıkıp anlatmadı, anlatmaz. Sevgili büyüğüm Mehmet Okyay İttihatçı kafalar yüzünden parçalanan Osmanlı'nın hakim olduğu ülkeler listesini göndermiş... Hadi gelin önce o listeye bir göz atalım; Türkiye, Bulgaristan (545 yıl), Yunanistan (400 yıl), Sırbistan (539 yıl), Karadağ (539 yıl), Bosna-Hersek (539 yıl), Hırvatistan (539 yıl), Makedonya (539 yıl), Slovenya (250 yıl), Romanya (490 yıl), Slovakya (20 yıl, Osmanlı adı: Uyvar), Macaristan (160 yıl), Moldova (490 yıl), Ukrayna (308 yıl), Azerbaycan (25 yıl), Gürcistan (400 yıl), Ermenistan (20 yıl), Güney Kıbrıs (293 yıl), Kuzey Kıbrıs (293 yıl), Rusya'nın güney toprakları (291 yıl), Polonya (25 yıl-himaye- Osmanlı adı: Lehistan), İtalya'nın güneydoğu kıyıları (20 yıl), Arnavutluk (435 yıl), Belarus (25 yıl), Litvanya (25 yıl-himaye), Letonya (25 yıl-himaye), Kosova (539 yıl), Voyvodina (166 yıl)... Bitti mi Hayır. Bunun bir de Ortadoğu ve Asya ayağı var. İşte yıllarca tarih kitaplarımızda yerden yere vurulan Osmanlı'nın Asya hakimiyeti; Irak (402 yıl), Suriye (402 yıl), İsrail (402 yıl), Filistin (402 yıl), Ürdün