Gururlan Türkiye

TÜRKİYE yıllardır NATO'ya en büyük katkıyı veren ender ülkelerden biriydi. Batı'nın doğu kanadında en uçta Avrupa'nın ve tüm müttefiklerin güvenliğini sağlayan yegane ülkeydi. Hiçbir alakası olmadığı halde Kore savaşında asker ve can verecek kadar katkısı olan bir üyeydi. Yıllarca basiretsiz, ezik ve teslimiyetçi siyasiler tarafından yönetildik. Bakanlarına ve diplomatlarına "Aman beni Amerika ile karşı karşıya getirmeyin" diye talimatlar yağdıran Başbakanlar tarafından idare edildik. Ne istiyorlarsa verdik. Ne istediysek neredeyse sıfır çektik. NATO ile içimize, hücrelerimize kadar girdiler. Liderleri, ülkeyi yönetecekleri, bürokrasiyi bile onlar seçtiler. Hiçbir proje yapamadık. Yaptırmadılar. Üretmeye kalktık, indirdiler. Tren yolunu bile bize yasakladılar. Yollar yapmamıza, köprüler inşa etmemize karşı çıktılar. Yeraltı zenginliklerimize ulaşmamıza yasaklarla sopa indirdiler. Kendi topraklarımızda kendimize petrol arama yasağı getiren bölgeler oluşturdular. Amerikalı bir diplomattan dinlediğim bir konu beni göz yaşlarına boğmuştu. O Amerikalı, "Sizin Washington'daki diplomatlarınız bizimkilerle pazarlık yaparken Ankara'dan gelen bir talimatla karşılıksız anlaşmalara imza atmak zorunda kalıyordu. Ve o imzaları ağlayarak atan Türk diplomatlarına tanıklık ettim ben." diyordu. Türk siyasetinin ve diplomasisinin en önemli isimlerinden rahmetli Kamran İnan "Haini en bol ülke Türkiye" diye boşuna demiyordu. Vefatından önce "Hayır diyemeyen, korkak ve ezik bir ülkeyiz" diye gözyaşları döküyordu. Bugün geldiğimiz noktada bunlar artık rafa kalktı. "Önce Türkiye" diyenler, İsveç ve Finlandiya gibi cücükleri kapılarda bekletir oldu. NATO'ya girebilmek için Türkiye'ye yalvaran ülkeler dönemine girdik artık. Fütursuzca ve meydan okuyarak PKK'ya silah, para yağdıran, kucaklayıp öpen ülkelere artık hesap soruluyor, bedel ödetiliyor, ezik elbisesi giydiriliyor. Yıllardır burada Yeni NATO geliyor diye yazıyorum. Rusya'ya Ukrayna'yı yem etmenin ardındaki gerçek budur. Ödü patlayan bir Avrupa oluşturuldu. Bitti denilen NATO bugün tüm Batı'nın can simidi haline getirildi. Amerika sıraya giren Avrupa ülkelerine, düşman görünen ortağı Rusya sayesinde trilyonlarca dolarlık silah satmaya ve tüm kıtayı hegemonyası altına almaya hazırlanıyor. Avustralya'dan Japonya'ya kadar uzanabilecek ve gelecekte belki de Rusya'yı da içine alacak yeni bir müttefikler güvenlik oluşumu geliyor. Ve o Yeni NATO'nun stratejilerini belirleyecek en önemli ülkelerin başında artık Türkiye var. Yeni bir format atılıyor. Ve o formatı Türkiye belirliyor. Türkiye'nin dünya gündemine soktuğu Yeni Birleşmiş Milletler yapılanma çağrısından sonra Yeni NATO'ya da öncelik edecek bir konuma geldik. Geçmişte diplomatlarımızı, siyasilerimizi uluslararası platformlarda aşağılayıp, azarlayan ezen ülkelere tanık olurduk hep. İçimiz kan ağlardı. Şimdi Türk Dışişleri Bakanı bile İsveç Dışişleri Bakanı'nın gözlerinin içine bakarak tüm dünyanın önünde azarlayıp,