Seçmenin Arayışı ve Saadet'in Üçüncü İttifak Çıkışı

Henüz seçimlere bir yıla yakın zaman olmasına karşın ittifak tartışmaları iyiden iyiye etkisini hissettirmeye başladı. Bu erken gündemin belki de en önemli sebebi; artan hayat pahalılığı ve bunu çözme konusunda iktidarın verdiği zafiyet görüntüsüdür denilebilir. Niçin böyle Çünkü mevcut siyaset tıkandığında, iktidar partisi ülkeyi yönetemez hale geldiğinde hem seçmen hem de oyun kurucular yeni arayışları gündemine alıyor. Zafiyet görüntüsünü gideren bir aday ya da oluşum bulunduğunda da oraya yönelme yaşanıyor. Bu yüzden Türkiye'de sıkışan siyaset nedeniyle ittifaklara yönelik tartışmalar bugün çok daha belirgin bir şekilde kamuoyunun gündemini meşgul ediyor. Çünkü siyasette bir arayış var! Bu yüzden Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Temel Karamollaoğlu'nun "üçüncü ittifak" açıklaması beklenenden çok daha fazla şekilde etkide bulunuyor. Zira Cumhur ve Millet ittifakı kamplaşmasına rağmen iki tarafa da güven duymayan ciddi bir kitlenin varlığı, bugün kamuoyu araştırmalarının ulaştığı ortak sonuç konumunda. Özellikle AK Parti'nin yönetme kabiliyetine güven konusunda bariz bir şekilde azalma olduğu apaçık ortada. Öte yandan iktidarın güven kaybettiği bu dönemde seçmenlerin muhalefet partilerine yönelmediği de açıkça görülüyor. pushfn('ads'); Temel Bey'in de hatırlattığı şekliyle AK Parti'den yüzde 15'lik kesimin kopma aşamasında olduğu ortak bir kanaat olmasına karşın bunun oy bazında muhalefet partilerine bir iki puan mertebelerinde ancak yansıdığı gibi bir gerçeklik karşımızda duruyor. Onun için tek kelime ile söylüyoruz ki; seçmen arayış içerisinde! İttifaklara yönelik bilimsel çalışmalar, ikili ittifak sisteminin yaşandığı ülkelerde seçmenin iki ittifaktan da uzaklaştığı siyasal ortamda seçmenin önüne sunulmak üzere iki seçeneğin oluştuğunu göstermektedir. Bunlardan birincisi, ittifakların yön değiştirmesidir. Yani bazı partilerin Cumhur'dan Millet'e ya da tam aksine yer değiştirmesinden bahsediliyor. Örneğin bugünkü şartlarda İyi Parti'nin Cumhur ittifakına yönelmesi gibi bir durum yaşansa bütün hesaplar sil baştan yapılmak zorunda kalacaktır. Ya da MHP'nin rotayı bir anda Millet ittifakına doğru çevirmesi AK Parti'yi ciddi ölçüde zafiyete uğratacak bir hamle olacaktır. Hülasa ittifakların yön değiştirmesi birinci senaryodur ve açıkçası bugünkü şartlarda bunun yaşanacağına başından beri ihtimal vermeyenlerdenim. Gelelim ikinci senaryoya, yani üçüncü ittifaka, diğer bir ifade ile merkezlenme ittifakına. Dünya örneklerinden yola çıkarak ortaya konulan ittifak teorileri; ikili ittifakın işlevsizleştiği, heyecan uyandırmadığı, umut vaat etmediği, güven vermediği ortamda üçüncü bir ittifakın kurulması için siyasal ortamın kendiliğinden oluşacağını ortaya koymaktadır. Bu üçüncü ittifakı oluşturan partiler arasında, mevcut ittifaklardan ayrılarak buraya katılan partiler olacağı gibi yeni kurulan siyasi partiler de olacaktır. Bu ittifakın muhatap kitlesi ise daha ziyade merkez seçmen kitlesidir. Bu yüzden merkezlenme ittifakı olarak nitelendirilmektedir. Elbette bu ittifakın başarısı, yine ittifakı oluşturan partilerin performansına bağlıdır. Oluşturulan siyasal dilin, kullanılan söylemlerin etkisi oldukça önemlidir.