İlk gençlik yıllarımda tutulduğum sevda: Erol Güngör

24 Nisan 1983, kıymetli mütefekkir Erol Güngör'ün vefatı. Allah'tan rahmet dilerim. Bir düşünce adamıyla, yazdıklarıyla yol almak heyecan verici. Erol Güngör benim okuryazarlık maceramda en başa koyduğum bir isim. Bir de bazı isimler vardır, siz keşfetmişsinizdir onları. Kıymeti bir kat daha artar. Erol Güngör benim için tam olarak öyle bir isim. İlk gençlik yıllarında tutulduğum sevda. Şükür.Kırk beş yıllık bir ömür. Kırk beş yıla sığan onlarca eser(1938-24 Nisan 1983) Öldüğünde henüz 45 yaşında, üniversitede sosyal psikoloji alanında çalışan genç bir profesördü. Hemen belirtmeliyiz ama, yalnızca sosyal psikoloji ile sınırlandırılamayacak geniş kapsamlı araştırmaları vardı. Bir yandan Türkiye Cumhuriyeti "düşünce tarihi"nin büyük bölümünü oluşturan "modernlik"i sorgulayarak onu asıl kaynağından göstermek amacıyla çeviri eserler yayımlamaktaydı. "Sanayileşmenin Kültür Temelleri," "Yirminci Asrın Manası," "Batı Düşüncesindeki Büyük Değişme," ilk aklıma gelenlerden. Diğer yandan modernlik çağdaşlık ile tanışan Türk toplumunun sorunlarını ve bu sorunlarla ilgili çözüm önerilerini iki başlık altında kitaplaştırıyordu: "İslamın Bugünkü Meseleleri" ve "İslam Tasavvufunun Meseleleri." Ayrıca Erol Güngör, yine modernleşmeyle birlikte ortaya çıkan ve gelişen "milliyetçilik"in kültürdeki toplumsal karşılıklarını aramaktaydı. "Dünden Bugünden Tarih-Kültür ve Milliyetçilik" "Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik," "Sosyal Meseleler ve Aydınlar" Güngör'ün bu arayış sürecinde yazdığı eserlerinden bazıları.Şu tespitler onun: "İslam, kitaplardan okunan değil, yaşanan bir hakikat olduğu ölçüde kıymet kazanacaktır. Biz onu bir sahabenin, bir velinin veya geçmişteki herhangi bir kahramanın hayatından ziyade kendi hayatımızda görmeliyiz. Bugünün insanı, bugünün problemleri karşısında İslam'la yüz yüze gelmelidir."Medeniyetin her şeyden önce bir değerler, inançlar sistemi olduğunu belirten Güngör şöyle konuşur: "İslam, siyasetin arkasında filizlenen bir doktrin değildir. O hedefine tek başına yürür. İslam davasının asıl yükü fikir adamlarının omuzlarındadır. Müslüman aydınlar, din adamları, âlimler, mütefekkirler, sanatkârlar bu sorumluluğun şuuruna ermelidir. Medeniyeti politikacılar yaratmaz. Medeniyet, âlimlerle sanatkârların işidir."Erol Güngör, bugünkü düşünce dünyamızı aydınlatan isimlerin başında gelir. Akademik yetkinliğini, bilimsel önemini her geçen gün daha iyi fark ettiğimiz birbirinden kıymetli eserler kaleme aldı. Eserleri hem sosyal bilimler literatüründe vaz geçilemez köşe