Baharı beklerken ömrüm kış oldu

Herkesin bir günlüğü var. Kimi kendisi tutar, kimi başkasının günlüğüne, gündemine tutunur. Çocukların, evleri uzakta olanların benim için yazdıkları şeylerin anlamını kelimelerle anlatmam zor.Başta çocuk olmak zor. Sokaklarda, caddelerde binlerce çocuk. Ekmek parası için koşturuyor. Okuluna gitmesi, oynaması gereken çocuklar küçük bedenleriyle hayatın en gerçek tarafıyla, tam ortasındalar.Bir Kızılderili atasözü var, bilirsiniz: "Biz dünyayı atalarımızdan miras almadık, çocuklarımızdan ödünç aldık" diyordu.Ödünç aldığımız yaşamı getirdiğimiz yerden kesitler var aşağıdaki satırlarda. Günlüğümde, defterimde sokaklar ve düşler var."Ben cennete gitmek istiyorum. Orda kuşlar, kelebekler, güzel renkli çiçekler mis gibi kokuyor. Orda elma, Portakal, muz, kivi, her türlü meyve yemek istiyorum. Benim bisikletim olmasını istiyorum. Güzel masallar okumak isterim... Ve boyacılık işini artık hiç yapmak istemiyorum. Oturup dinlenmek istiyorum orda güzelcene yatıp uyumak istiyorum. Kitaplar okumak istiyorum. Okulumu bitirecem, doktor olmak istiyorum. Hastaları iyi yapmak istiyorum. Dışarıda kar yağıyor üşüyorum."A.G. 9 yaşında, ayakkabı boyacısı."Bir gün eve gittim babam ölmüştü. Ondan bu güne sokaktayım abi. İnşaatlarda çalışırım. Sevgiler dilerim herkese."B.F. 17 yaşında."Babam günah diye eve televizyon almıyor. Bende dükanların kahvelerin önünde penecerede kendime televizyon izliyorum. Param olduğu zaman kendime televizyon alacam, temel reyisi, heri potırı seyredecem kardeşlerimede seyrettirecem. O zaman bende keyfime bakarım."E.D. 13 yaşında, sakızcı"Ben babamı hiç tanımıyorum. Biz daha küçükken ölmüş. Ben şimdi sokakta ayakkabı boyacılığı yapıyorum. Evde kardeşlerime yemek götürmek için bazen diğer çocuklara bakıyorum. Onlar geziyorlar babalarının onlara para verdiklerini anlatıyorlar. Ama benim babam bana hiç para vermedi. Okulumu bitirince mafya babası olacağım. Fakir çocuklara hep para dağıtacağım. Kötü mafya babası değil iyi mafya olacağım. Bütün fakir çocukların babası olacağım."B. K. 13 yaşında, ayakkabı boyacısı"Savaş istemiyoruz. Eğer savaş olursa birçok çocuklar yoksul kalır. Çocuklar anasız babasız kalırlar. Yiyecek bir ekmek bir de peynir olmaz. Askere giden gençler ölürler. Analar ağlarlar. Barış istiyoruz. Sıcak bir yuvaları olmazlar. Eğer savaş olmasa