Saray'ın sanat müzesine dönüşmesi lazım

Gazetedeki bir haber dikkatimi çekti. Akşener, bir takipçisi ile yaptığı bir yazışma neticesinde Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın "Türkiye Yüksek Bilimler Akademisi" adını taşıyan bir üniversite olmasını istediğini dile getirmiş. Benim ise yıllardır inandığım düşünce, tek adam dönemi demokratik bir seçimle sona erdikten sonra, Saray'ın kesinlikle bir sanat müzesi olması yönünde. Bu konu her gündeme geldiğinde hem tüm inancımla kendi içimde hem de yüksek sesle çevreme dillendirdim. İşin özüne dönersek, Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nün Mustafa Kemal'in Çankayası'nda yer alması gerektiği tartışmasız bir gerçek. Öncelikle, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Mustafa Kemal'in en önemli kararları aldığı, nefes alıp verdiği o tarihi mekânda oturuyor ve yaşıyor olmaktan inanılmaz bir haz ve onur duyar. Cumhuriyet ve demokrasi tarihimizde, tek adam rejiminde Çankaya Köşkü'nün Cumhurbaşkanlığı Köşkü olarak kullanılmadığı bu sekiz dokuz yıllık süreç, şık olmayan bir parantezden başka bir şey ifade etmeyecek. Türkiye Cumhuriyeti kendi kuruluş ayarlarına dönecek. Gösteriş merakı, israf ve dar bir çevrenin keyfi yönetimi, yerini "Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur" cümlesinin gereğine, yani güçler ayrılığıyla somutlaşan demokrasiye terk edecek.Şimdi iktidar, tüm anketlerin kendisine seçimi kaybedeceği yönünde sonuçlar sunmasına karşın, son kozunu oynayıp, yeni bir seçim yasasını devreye sokarak altı partinin birbirine girmesini sağlamak istiyor. Yaptıkları bu oyun bozanlıkla seçim öncesi dönemi epey sabote etmeye çalıştıkları ortada. Ama bunun, "Geliyor gelmekte olan" sloganının içeriğinden insanları uzaklaştırabileceğini sanmıyorum. Büyük bir panikle oluşturulmuş bu yeni yasa maddelerine karşı muhalefetin de kendi panzehirlerini üretebileceğine eminim diyerek bu konuyu ileride irdelemek üzere rafa kaldırıyorum. Seçimi -gidişatın gösterdiği şekilde- muhalefet kazanacağına göre artık yanıt bekleyen sorulardan biri, seçimden sonra Saray'ın ne olarak kullanılacağı...Saray'ın üniversite veya bir bilim merkezine dönüşmesi çok aydın bir fikir olarak iyi niyetle dillendiriliyor. Halbuki biraz düşününce, Saray'ın yalnız ve yalnız bir sanat müzesi olması gerektiği tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde ortaya çıkıyor. Özetle bu nedenlere bakalım, ardından sizin de bu kampanyaya somut ve yoğun destek vereceğinizden şüphem yok.Lütfen hatırlayın ki Mustafa Kemal Atatürk bu Cumhuriyeti büyük bir kültür devrimi üzerine kurdu. Geçen hafta, ArtAnkara Sanat Fuarı'nda yaptığım konuşmamda da dillendirdiğim gibi, Mustafa Kemal en yoğun ve kritik savaş günlerinde bile kendi kafasında adım adım yaşama geçireceği o büyük ve mükemmel Türkiye rüyasını büyük bir resim gibi kurgulamakla meşguldü. Bombalar patlarken, yarınki muharebelerde izleyeceği stratejiler kafasında şekillenirken, bir yandan da muasır medeniyetler seviyesini yakalayacak ve hatta aşacak genç Türkiye Cumhuriyeti'nin yaşam tarzını, insanların kıyafetini, kullanacakları dili, duvarlarına asacakları resmi, dinleyecekleri müziği, izleyecekleri operayı, tiyatroyu kafasında kurgulamakla meşguldü. Zaten Harf Devrimi, kıyafet devrimi, kadın erkek eşitliğine dair attığı adımlar çağdaş Türkiye'nin değişen yüzünün temelini oluşturuyordu. Mustafa Kemal paranın en az olduğu dönemlerde operaya, sinemaya, tiyatroya fonlar ayırmış, güzel sanatlarda ise sanatçıların eserlerinden en güzel ve nitelikli olanları devlet koleksiyonuna katmıştı. O günkü devlet bütçesi içinden sanata ayrılan rakamları bugünkü bütçeye uygulasanız, 100 milyonlarca dolar, hatta milyar dolar karşılığını bulursunuz! Sonra ne mi oldu Atatürk'ün ölümünün ardından, hadi bilemediniz İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki hükümetlere bakarsak, kültüre karşı işlenen büyük bir cinayet görüyoruz. Atatürk ve İnönü döneminde açılan İstanbul ve Ankara resim heykel müzelerinden sonra, son 80 yılda devletin bir modern sanat veya çağdaş sanat müzesi açmamış olması, maalesef kültürel bir iflasın ötesinde, bu Cumhuriyet'in kuruluş senedinin temel mantığına ve kurucu önderine bir ihanettir. Şimdi bu makalenin konusuna dönüyorum, tüm zorluklara, yobazlara ve faşizme rağmen sonuçta bu devlet veya onun içinden yetişmiş