Fırsatları kullanabilirse, Kılıçdaroğlu hâlâ daha şanslı!

Konuşulacak o kadar çok şey var ki, hangisinden başlayacağını şaşırıyor insan! En önemlisinden başlayalım: Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı bu seçimi kaybetmedi! Hem ikinci turda çok büyük bir zafer şansı var hem de zaten seçimin birinci turunda -yine şaşırtıcı (!) şekilde- akıl almaz oy yolsuzlukları yaşanmış. Bakalım itirazlar nerelere tırmanacak Bu konuları açmadan önce de vurgulamak istediğim esas nokta şu: Kılıçdaroğlu, seçimi ilk turda kazanamadı diye bir miktar adrenalin kaybı yaşamamız bir ölçüde normal; çünkü iktidarın ülkeyi günbegün sürüklediği uçurum ve buna karşılık muhalefetin tarihindeki en büyük kenetlenmeyle yarattığı sinerji, kendi coğrafyasında özgürlüğe, demokrasiye, refaha, en azından asgari insani koşullara susamış milyonların bir gün bile kaybetmeden ilk turda kaderlerinin değişeceği fikrine tutunmalarını sağladı. Ama unutmayalım, 2018'de de Muharrem İnce Cumhurbaşkanlığı adayıyken hedefimiz, seçimin önce ikinci tura kalması ve ardından da İnce'nin seçilmesiydi. (Hepimizce malum olan senaryolar sebebiyle bu zaferin neden yaşanamadığını biliyoruz.) Ve farkına daha net şekilde varmalıyız ki, birinci turda muhalefet çok başarılı oldu, çünkü ilk defa bütün oy kaydırma operasyonlarına ve parti içiparti dışı sabotajlara rağmen Erdoğan zafer konuşmasını yapma fırsatı bulamadı! Tarihinde ilk kez birinci turda kazanamadı! Dolayısıyla şimdi tıpkı önceki senaryoda olduğu gibi seçimin ikinci tura kalması ve bu noktada bir zafer planlıyor olmamız mükemmel bir gidişat! Tabii ki oluşan olumlu atmosfer içerisinde "ilk turda bitirelim" sloganının öne çıkarılması güzel bir şey; bu niye yapıldı demiyorum, ama bu gerçekleşmedikten sonra kalkıp birden bütün hedeflerimizi ve yorumlarımızı A'dan Z'ye değiştirip ikinci tura kalmayı, bıkkınlık ve acelecilikle bir mağlubiyet frekansıyla değerlendirmek çok aceleci, yersiz ve haksız bir tavırdır! Gelelim son iki-üç günde dinlediğimiz en dramatik verilere: Muhalefet seçmenlerinde ve muhalif basında oluşan hava, aslında Kılıçdaroğlu'nun seçimi kazandığı fakat yine her şeye rağmen yaşanan akılalmaz seçim hileleriyle bunun tanınmadığı, gerçek sonuçların verilmediği ve olayın ikinci tura taşınması ile yetinildiği üzerine Farklı iddialar şimdilik ortada cirit atıyor. BEKLENİLMEDİK HATALAR, GAFLAR, 14 Mayıs seçiminden önce Onursal Adıgüzel kontrolündeki ekip, CHP ve dolayısıyla Millet İttifakı adına "Hiçbir güvenlik sorunumuz yok, her oy kontrollü olacak, her şeye hakimiz" beyanatıyla hepimizi insani olarak inandırdı ve "harika bir bilgisayar yazılımı bizi koruyor" gibi bir özgüvene itildik. Seçimin ertesi günü ise hepimizin, maalesef ana muhalefet partisinin bu sorumluları tarafından, Kılıçdaroğlu ile beraber adeta yanılgıya sürüklendiğimizi ve verilerin televizyonlara ANKA ajans tarafından servis edilmiş olmasının bedellerini o geceden başlayarak ödediğimizi gördük. YSK verilerinin, eldeki verilerle kıyaslanıp kontrol edilemediğini öğrendik. Salı gününe geldiğimizde ise akıl almaz görüntüler önümüzde defile yapmaya başladı. Farklı il ve ilçelerde ıslak imzalı tutanakların varlığına rağmen, YSK'ya veriler girilirken komik bir şekilde Yeşil Sol Parti'ye gelen bütün oyların neredeyse toptan MHP'ye yazıldığını gördük! Yani çaktırmayalım ya da ayıp olmasın diye oyların bir kısmını devşirmekle yetinmemişler; hırsızlık toptan yapılmış ve herhalde bunu hiç kimsenin fark etmeyeceği sanılmış! Ben bu yazıyı kaleme alırken, henüz yapılan tüm sandık itirazlarının sonucunda neler yaşanacak ve kaç milletvekili el değiştirecek, kesin olarak belli değildi. Ama ben doğrudan şunu söyleyebilirim: Parlamentoda Cumhur İttifakı'nın önde olduğu senaryonun ciddi anlamda değişmesini bekliyorum. "Hayret MHP nasıl 10 alabildi" sorusunu soranlar herhalde büyük ölçüde yanıtlarını bulmaya başladılar. Belki MHP yalnız 6-7 aldı ve belki bu oylar gerçekte YSP, İYİ Parti veya başka sepetlere aitti! Şu vaziyette Cumhur İttifakı'nın toplam vekil sayısının kaça kadar inebileceğini çok merak ediyorum. Burada da vurgulamam lazım ki, bu katakulliler herhalde sadece 3-5-10 sandıkta yaşanmadı. Tüm Türkiye'de herkesi yanıltacak yaygınlık ve kapsamda seçime bir hile karıştırıldığına ben kesin gözüyle bakıyorum. BAKIN KILIÇDAROĞLU NEDEN 2.TURDA ÇOK DAHA ŞANSLI Bu makalemle aynı başlığı kullanarak paylaştığım videonun sosyal medyada yarattığı etki, gerçekten beklediğim gibi oldu. İnsanların kendilerini düşürdükleri bu mağlubiyet yılgınlığından hızla çıkması lazım. Neyse ki sosyal medya bu konuda giderek etkin bir görev üstleniyor. Videoda net rakamlarla aktardığım gibi, Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasındaki 2.5 milyon oy farkının tam beş misli, 28 Mayıs için devreye girmesi gereken ve her iki adaya gitmemiş oylar olarak ortada bekliyor. Sinan Oğan ve İnce'ye giden oylar, sandığa gitmeyen seçmenlerin oyları ve hatalı pusula kullanımına bağlı geçersiz sayılan oylar toplamda 12.5 milyonu buluyor! Şayet "Reis"e destek verenlerin zaten ulvi bir bağlılıkla ve sarsılmaz bir organizelikte 14 Mayıs'ta sandığa gittiklerini hatırlarsak, bu 12.5 milyon oydan çok ama çok azının Erdoğan'a yönelebileceğini ve büyük kısmının doğru mutabakatlar sağlanırsa Kılıçdaroğlu'na gitme ihtimalinin çok yüksek olduğunu görebiliriz. Yeter ki CHP ve Kılıçdaroğlu, şu kalan son on günde doğru bir propaganda rotası ve ittifak ilişkileri izlesin ve bu konularda hata yapmasın. Davutoğlu, Babacan ve Karamollaoğlu üçlüsünün Millet İttifakı'na ve Kılıçdaroğlu'na sağladıkları faydayı arttırmak için demek ki son 10 günde yapabiliyorlarsa, acilen başka formüller denemeleri lazım! Bu ittifakla milletvekilliklerini parlamentoya kazandırdılar, ama İttifak'ı yükselten bir oy dönüşü henüz gözle görülür, hissedilir olarak sağlayamadılar!