Politik kurnazlar ve dolandırıcılar

Ahmet Hamdi Tanpınar, sezgileriyle öylesine yaşayan sahneler kurar ki romanlarında, adeta insanlığa dair tüm zamanların ruhunu tercüme eder.Onun Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanını okurken, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 'Ben yeni nesil siyasetçiyim' sözünü hatırlıyorum.Onun bu sözüyle romandaki sahneler arasında ironik bir bağ kuruyorum.Bazan küçük doğrular söylemek, koskoca yalanları örtbas edebilmek için kullanışlı bir 'malzeme' halini alır.İmamoğlu basın bültenlerinde kendisine "cumhurbaşkanı" yardımcısı sıfatını layık görmüş daha şimdiden. Şaşırdınız mıSeçim gecesi oy sayımı bitmeden 85 milyona hitap ederek, Kılıçdaroğlu'nu Cumhurbaşkanı ilan eden karakterden bahsediyoruz.İmamoğlu sanal rüzgarların, gerçeklerden kopuk beklentilerin etkisiyle bambaşka hülyaların adamı olarak takdim edilmekte.Oysa, İstanbul'u sel alır Başkan Bey Bodrum'da güneş banyosu yapmaktadır, deprem olur kayak tatilindedir, kar yağar, ABD Büyükelçisi ile balıkçıdadır, Cumhurbaşkanlığı seçimi olur, meydanlarda, dev aynasında kostaklanır. İstanbul'a hizmet sonraki iş, onun başka planları, hevesleri vardır. İstanbul onun için sanki bir duraktan ibarettir.Tanpınar'ın romanında ise Hayri İrdal diye bir karakter var. Bu Hayri İrdal'ın baldızı, yana yıkıla muganniye (şarkıcı) olmak istemektedir.Hayri İrdal, baldızından dert yanmaktadır. Kime Mükemmel bir dolandırıcı olan patronu Halit Ayarcı'ya..."Bizim baldızın sesi çirkin, üstelik kabiliyetsiz ve cahil... Daha isfahanla mahuru, rastla acemaşiranı birbirinden ayıramıyor.'(Hikayenin gerisini romana dair daha önce değindiğim notlardan aktarıyorum.)Sinekten yağ çıkarmasını bilen Halit Ayarcı yeteneksiz baldızından şikayet eden Hayri İrdal'a şöyle cevap verir: "Anlattığınıza göre sizin baldız kimsenin durup dururken beğeneceği cinsten değil. Fakat bilinmez. Mesela, radyoda büyükçe bir şöhret... Herhangi bir gazinoda meşhur artist, muganniye sıfatıyla... Her şeyin çaresi vardır..."Gerçekten de dolandırıcılar kralı Halit Ayarcı, ne yapar eder, bizim yeteneksiz 'baldızı', İstanbul sahnelerinin aranan solisti yapar. Kulaktan kulağa fısıltılarla, 'Nevi şahsına münhasır büyük bir sanatkar' olarak takdim edilen (pazarlanan) baldızın her usul hatası çılgınca alkışlanır. 'Yaşa' sesleri, yenge, abla çığlıkları birbirini kovalar.Halit Ayarcı, Hayri İrdal'ı 'zamanın ruhu'nu anlamamakla itham eder: 'Hayri bey siz hayata değil, Acem aşirana inanıyordunuz. Gördünüz mü nasıl beğenildi. Göreceksiniz daha neler yapar.'Fırsatları değerlendirme ustası Ayarcı'ya göre 'bu zamanda' sorulması gereken soru şudur: Elimde bulunan mal ile ne yapabilirim Çünkü 'Yeni adamın realizmi başkadır.' Doğmamış çocuğa don biçen, daha şimdiden basın bültenlerinde