Ekranda vandalizm

Televizyon haberleri ve dizilerdeki şiddet içerikleri bir yana, tartışma programlarında adam dövmeye kadar vardı iş.Kadına, yaşlıya, çocuğa, hayvana yönelik şiddetin önüne geçebilmek adına yasal tedbirler arttırılırken, ekranda kafa göz demeden kalkan yumruklar hiç mi hiç iyi örnek oluşturmuyor.Üstelik şiddet, her fırsatta 'Türk örf ve adetlerinden' dem vuran biri, yahut çevresi eliyle geliyorsa...Yetmedi, toplumun kültürel aynası olan medya üzerinden, canlı yayın esnasında, milyonların gözü önünde vuku buluyorsa...Oysa, kötü örnek oluşturacak davranışlardan en çok da siyasetçilerin ve medya mensuplarının kamusal sorumluluk bilinciyle ve hassasiyetle kaçınması gerekir.Bir kamusal alan olarak televizyon ekranında fiziksel şiddet hiçbir şartta kabul edilemez, kinsenin böylesi bir rezilliği seyirciye (topluma) yaşatma hakkı yok.Hem, ev sahibinin gözü önünde, bir misafirin bir başka misafire yumruk sallaması, küfür etmesi hangi örf ve adete sığarŞayet, bardak taşmışsa, ekrandayken toplumun misafiri olduğunuzu hatırdan çıkarmadan, şiddete yol vermemek üzere stüdyoyu terk edersiniz, bu anlaşılabilir bir şey.Televizyonda teknik elemana tokat atan gazeteciden, kıdemli gazeteciye kafa göz dalmaya kadar gelmişse iş, tekrar etmekte fayda var: Ekrana çıkanlar Türk ailesine, oturma odalarımıza konuk olduğunu aklından çıkarmamalı.Siyaset kurumu ve medya şiddetten arınmadıkça, vandalizme dur demedikçe başaramayız.TÜRKİYE'NİN RUHUNA DOKUNAN İKİ YAZARGenç yaşta hayata veda eden Oğuz Atay'ın yazdığı romanların, hikayelerin etkisi günümüzde de sürüyor.Atay'ın o meşhur 'Tutunamayanlar' romanını yayınlamasının üzerinden 50 yıl geçse de bu etki tazeliğini koruyor.Türk insanını ve aydınını anlamak üzerine önemli bir 'labaratuvar' olan Tutunamayanlar, bu ayki Sabit Fikir Dergisi'nin dosya konusu olarak ele alınmış.Dosyada