Yoksulluk kader midir

Hükümet; konut satışlarını artırmak için üç ayrı paket açıklayınca, bir kez daha inşaata yapılan yatırımların ekonomiye katkısı, yarattığı katma değer ve dışsallık akla geldi. İktidar ve inşaat sektörü temsilcileri; sektörün, kabaca 200 başka sektörü beslediğini söylüyorlar. Fakat ülkemizde on yıllardır izlenen bu politika, umulanı vermiyor. Her zaman devlet tarafından desteklenen inşaat sektörü, ekonomi için gereken yatırımı, üretimi, istihdamı yaratamıyor. Çünkü bir ülkenin ekonomisi, inşaatla büyümez. Hele de sağlıklı şekilde hiç büyümez. Anımsayalım, inşaat sektörüne verdiği destekle övünen iktidar, yakın zamana dek özelleştirme konusundaki başarısıyla da övünüyordu. Çünkü Türkiye, 1986 - 2019 yılları arasında toplam 70.3 milyar dolarlık özelleştirme yapmış, bunun 62 milyar dolarını AKP, kalan 8 milyar dolarını ise önceki hükümetler hayata geçirmişti. Fakat özelleştirmeler, savunucularının hiçbir beklentisini karşılamadı. Tam tersi sonuç verdi. Ne verim arttı ne hizmet kalitesi yükseldi. Ne sermaye tabana yayıldı ne üretim patlaması yaşandı.İzlenen ekonomi politikası, dövizdeki yükselişi de engelleyemedi. ABD Doları 15 TL'yi, Avro 16 TL'yi geçti. TÜİK'in açıkladığı işsizlik oranında da artış var. ÇÖZÜM NE Mevcut politikaların sorunları çözmediği, daha da büyüttüğü ortada. Enflasyon ve bütçe hedefleri tutmuyor. Bütçedeki delik genişliyor. Dış ticaret açığı büyüyor. Yüksek döviz, yüksek faiz, yüksek enflasyon, yüksek dış borç, yüksek işsizlik sarmalından kurtulamıyor ülkemiz. Gelirler; verimli, akılcı, üretken, planlı şekilde kullanılmıyor. Atıl yatırımlar (havaalanları başta olmak üzere), büyük kamu zararı oluşturuyor, mali yükü artırıyor. Çiftçi borçlu, esnaf borçlu, hane halkı borçlu. En zenginlerin serveti katlanırken yoksulluk artıyor. Varsıl-yoksul