Benzin zammı ve dış politika

Benzin ve motorine ardı ardına zam geliyor. Benzine yapılan zam, bir yılda yüzde 224. Üstelik bu zam, ulaştırmaya, nakliyeye anında yansıdığından, iğneden ipliğe tüm mal ve hizmetlerin fiyatını da tetikliyor. Bu köşede sıklıkla, ısrarla vurguladığımız üzere, Türk ekonomisinin sorunları yapısal. 24 Ocak 1980'den bu yana, farklı iktidarlar, tek bir ekonomi programı uyguladıklarından, sorunları kısa sürede aşmak da olanaksız. Köklü bir zihniyet değişimi zorunlu. Kamucu, toplumcu, emekten yana, özelleştirmeye karşı, devletçiliği ve planlamayı önceleyen bir yönelim şart. Türkiye'nin enerji sorunu da yapısal. Çünkü petrol ve doğalgazda ortalama yüzde 95 oranında dışa bağımlı olmak, kaçınılmaz olarak ülkemizin ekonomi politikalarına, sanayileşme stratejilerine, cari açığına, dış politikasına da yansıyor. O yüzden enerji tedarikinde hem ülke hem de hammadde çeşitliliğini sağlamak gerekiyor. Bunu başarmak için de planlama yapmak, bütüncül bir kalkınma programı benimsemek kaçınılmaz. İktisat, maliye, dış ticaret, enerji, ulaştırma, sanayi, kentleşme, çevre, güvenlik politikalarının birbiriyle uyumlu olması sağlanmalı ki, kaynaklar doğru, isabetli, verimli kullanılabilsin. Çünkü enerji stratejik bir alan, diğer boyutları yanında, dış politikayla, ulusal bağımsızlıkla, ulusal güvenlikle de doğrudan ilgili. Üstelik çok da kırılgan bir alan. Dış politikadaki gerilimlerden, bölgesel istikrarsızlıklardan, jeopolitik gerginliklerden, çatışmalardan, savaşlardan, salgın hastalıklardan, küresel ekonomik dalgalanmalardan hemen etkileniyor. Yaşadığımız coğrafyada, Ortadoğu'daki kirli ve kanlı çatışmaların, savaşların, dinsel, mezhepsel, etnik kavgaların en önemli nedenleri arasında mutlaka enerji kaynakları da var. Doğu Akdeniz'deki gerilim, Irak, Suriye ve Libya'nın başına gelenler, ABD emperyalizminin sınırımızda kukla bir Kürt devleti kurma çabası, kuşatmak istediği Rusya'ya karşı Ukrayna'yı kışkırtması, İran'da rejimi değiştirmek istemesi, Suudi Arabistan ve liderlik