Savaşın acı yüzü

Uzun yıllar mülteci haberi yazıp, savaşın mağdurlarıyla röportajlar yaptım. Türkiye'de, dünyada mülteci kamplarını gezdim. Savaşın insanların hayatlarını nasıl darmadağın ettiğini gördüm, dinledim. Kanım dondu. Uçak sesini roket, füze zannedip yere yatan, kulaklarını tıkayan çocukları hiç unutamadım. Ailesiz, evsiz, ülkesiz kalan insanlarla doluydu kamplar, yollar. SAVAŞIN İZLERİNİ İK SURİYE'DE GÖRDÜM Sonra bir gün o konuştuğum insanların yerle bir ettiği o ülkeye gittim. Zeytin Dalı Operasyonu sırasında bölgeden haberler yapmak için oradaydım. Savaşın bir ülkeyi neye çevirdiğini ilk defa Suriye'de gördüm. Taş taş üstüne kalmamış şehirlerin, binlerce, milyonlarca çadırda hayatını sürdürmeye çalışanların görüntüsü kazındı zihnime. Füze, roket sesinin artık alışılmış, hayatın normali olduğu sahneleri yaşadım. Şehirlerin o bombalanmış, hayalet görüntüleri film sahnesi değildi. Onların hayatlarını darmadağın etmiş savaş gerçeğiydi. Kurallar gereği kurşun geçirmez yeleklerimiz ve kasklarımızla oradayken, hiçbir kalkanı olmadan yaşamaya çalışan insanları, çocukları görüp üzerimizdekilerden utanmıştık. YAKINLARIM SIĞINAKTA AKLIMIZ ORADA Şimdi yine yanı başımızda aynı trajedi yaşanıyor. Böyle giderse, eğer durdurulmazsa Ukrayna da benzer acıları yaşayacak, orada da belki taş taş üstünde kalmayacak. Binalar yıkılıyor, çocuklar ölüyor, insanlar çaresiz kaçacak, sığınacak yer arıyor. Benim de ailemden, çok çok yakınlarım çocuklarıyla birlikte bir sığınakta 4 gündür... Hepimizin eli yüreğinde, onlardan haber almaya çalışıyoruz. Çok zor şartlarda hayatta kalmaya çalıştıklarını ara ara haber alarak öğreniyoruz, Türkiye'ye sağ salim çocuklarıyla birlikte dönmelerini bekliyoruz. Kalbimiz Ukrayna'da tüm hayatta kalmaya çalışanlarla birlikte. Bu ateşin bir