Yeni bir hayatın peşinde...

Tiyatro Boğaziçi, 20 sene önce sahnelediği 'Yeni Bir Hayat İçin'in arayış içindeki karakteri Selim Özben'le yeniden buluşturuyor bizi. Selim (İlker Yasin Keskin) bu kez havaalanının dış hatlar terminalinde, gitmekle kalmak arası bir yerde... 'Son Çağrı' herkese tanıdık gelecek.Selim Özben'le 20 sene önce tanışmıştım. Orta sınıf, beyaz yakalı bir erkek olarak sıradan hayatından çıkış yolları ararken... Doğa sporlarından sanat denemelerine, gece hayatı deneyimlerine daldan dala uçuyor ama toplumsal ve politik hayata katılımındaki beceriksizliği bu çabalarında da baskın çıkıyordu. Selim'in debelenmelerini gülerek, 2000'lerin arayışlarla dolu 'new age' ruhunu, amaçsız hayatlarını anlamlandırmaya çalışan sayısız insanı hissederek izlemiştik.Tiyatro Boğaziçi'nin bu tek kişilik oyunu, bugünlerde kendini 'Son Çağrı' adlı yeni bir oyunla anımsatıyor. Cüneyt Yalaz ile Uluç Esen'in yazdığı önceki oyunu, bu kez Türkiye'den 'kaçıp kurtulmak' isteyen beyaz yakalılar ve gençler de konuya dahil edilmiş halde, İlker Yasin Keskin'in kaleminden izliyoruz. Keskin'in canlandırdığı Selim Özben; elinde bavulu, havaalanının dış hatlar terminalinde... 75 dakika boyunca bize çocukluğundan, 80'lerin sonundan başlayarak hayatından kesitler aktaracak. Çocukluk anılarını, sıkıcı iş hayatını, biten evliliğini, bitmeyen arayışlarını, iç huzuru yakalayamamasını; araya memleket gündeminden olaylar da ekleyerek anlatacak.Haberin Devamı"Selim yine kendini kurstan kursa atıyor, küçük maceralarla hayatını renklendirmeye çalışıyor."Aradan 20 sene geçmiş ama görüyoruz ki Selim (ve 'sınıf' arkadaşlarının) varoluşsal sancıları ve üretmeye çalıştıkları çözümlerde pek farklılık yok. VR gözlükle sanal seks, Bitcoin'le voliyi vurma hevesi gibi güncellemeler eklenmiş ama Selim yine kendini kurstan kursa atıyor, küçük maceralarla hayatını renklendirmeye çalışıyor... Bu kez farklı olarak; dönüşen İstanbul'a, anılarını yutan şehre de hayıflanıyor. Havaalanında kısılıp kalacak Selim, sürprizi sonda saklı... Dışına bir türlü çıkamadığı sınırın ucunda, kendisi gibi 'gitmek' isteyenleri anacak ara ara. Tanıtım metninden 'Türkiye'den gitmek' meselesinin ana aks olacağı beklentisi doğuyor. Ama ağırlık yine Selim'in arayışlarında ve maalesef bu biraz fazla tekrara düşüyor. Keskin yaşadıklarını, karşılaştığı insanları, aklından geçenleri anlatırken tipten tipe dönüşüyor ama arada bazı esprilerin 'açıklanması' ve benzer esprilerin kesişmesi ritmi sekteye uğratıyor.