Fatih, Mustafa ve Şenol...

Futbol tarihimize adlarını altın harflerle yazdırdılar çünkü başarılarla dolu futbol hikâyeleri vardı. Kaptanlık yaptılar, goller attılar, yemediler. Ülkemize UEFA Kupası getirdiler, üç büyük kulübü şampiyon yaptılar, Şampiyonlar Ligi'nde takımını yenilgisiz lider yaptılar. İtibarı da gördüler itibar suikastını da İmparatorun karşısına geçip silah çekseniz eliniz titrer ya Gören ceket ilikler!İnsanın en kötü hikâyesini en sevdikleri yazarmış. FATİH, emekli edilirken belki de bir ömre sığacak iki imza fotoğrafı paylaştı. Önüne konan fesih sözleşmesinin fotoğrafının altına "İlk ve son imzam" derken gözyaşları kâğıdın üstünde gibiydi.Büyük Mustafa, efsaneleştiği takımında ışık görmedi, üzerine düşeni yaptı. Altay da onun formasını emekliye ayırdığını duyurdu. İşte bu kadar basitti.Şenol'a önce öğretmen dendi, sonra da vizyonsuz. Başarılı oldu mu omuzlara aldılar, rakip oldu mu başına bozuk para attılar. Kabul edelim ki gelinen noktada üçüne de başarısız dendi ama ya aidiyet duygusu gelecek nesillere nasıl ulaşacak Arma sevdasına, boş mukavelelere atılan imzalar artık bir çöp mü olacakBir gün herkes kaybettiği şeylerin değerini anlayacaktır da gelenekçi yapıda da artık sona gelindiği gerçeği önümüzde.Metin Oktay, sağken yüzüne bakmayanlar vefat ettiğinde cenaze töreninde gözyaşı döktü. O 'Taçsız Kral'dı, gerçek bir beyefendiydi.Lefter bir efsaneydi. Son anmasında tek bir Fenerbahçe yöneticisi bile yoktu.Baba Hakkı'nın herkes öğretilerini bilir ama mezarının yerini pek azı bilir. Popülizm ülkemizin gerçeği (!) Fatih, Mustafa ve Şenol Bu üç değere sahip çıkamadık, içimize sindiremedik. 'Megaloman' dediler ama başkan adaylarının seçim kozu oldu. 'Futbolun profesörü' dediklerini "Zaten soyunma odasında kahve